10 Temmuz 2013 Çarşamba

Olmak İstediğim Yer


Uzun zaman öncesinden biliyordum, 60 yaşımda olmak istediğim yerin, ofislerin o 120 derece kucaklama açılı masalarından birinin arkası olmadığını..Bunu bilince böyle yaşıyor hep insan, hep o doğru anı kollayarak ve hep o doğru ana hazırlık yaparak.

Şans da yardım etti, şartlar öyle gelişiverdi, evren sesimi duydu, ya da Allah nasip etti, artık neye ise inancınız, tamam dedim, gerçekten olmak istediğim yere doğru çıktım yola, masamda kalemliğimi, notluğumu, masa üstü ıvır zıvırımın tamamını bırakarak kalktım, geldim.  

Yeni hayatımıza başladıktan sonra eşime ve bana en çok sorulan soru, "oluyor mu gerçekten?"..Bu, içinde hem "para yetiyor mu, geçinilebiliyor mu"yu, hem "sıkılmıyor musunuz işe gitmeyince, vakit nasıl geçiyor"u, hem de "unvan yok, karizma yok, pohpohlayan yok etrafınızda artık, yadırgamıyor musunuz"u birlikte barından bir soru...Tamam, önceki cevaplarımı tekrarlayayım, yeniler için en baştan cevaplayayım.... 


Ofiste ölmek değilse planınız; zaten maddi açıdan bir hazırlık yapmalısınız, artık para mı biriktirirsiniz, emeklilik fonlarından mı faydalanırsınız, sigorta mı yaptırırsınız, bilemem...Ama kesin olan şudur ki, çalışmazken, çalışırken sahip olduğu standartlardan uzaklaşmak üzebilir insanı...

Yine, ofiste ölmek değilse planınız; manevi yönlerden de hazırlığınız olmalı..Gençken, gözünüz görüyorken ve elleriniz titremezken, sabrınız ve kurslar ve malzemeler için gerekli ekstra gelirleriniz varken, bir hobiye yapışmalı ve yıllar içinde onunla birlikte gelişmeli, değişmeli ve hayatınızın "o zamanı"nda, artık öğrenmek değil, hayata geçirmekle meşgul olmalısınız. Tabii, her gün hep yeni şeyler denemek, öğrenmek de gerekiyor hayat devam ettikçe, ama "o zaman" asıl olarak, hayata tohumları ektiğiniz değil, çoook daha öncelerden ektiğiniz tohumların bin bir renkli çiçeklerini toplamaya başladığınız zaman olmalı...

Ve yine, ofiste ölmek değilse planınız; unvanların ve telefonların, arabaların, bilgisayarların, şirkete ait her şeyin "o koltukta" oturduğunuz için sizde olduğunu bilerek çalışmalısınız tüm iş hayatınız boyunca... Ekibimdeki müdür arkadaşlarıma da hep söylediğim gibi, gün gelecek, genel müdür de emekli olup, tahsildarla çay içecek emekliler lokalinde... İyi insan olmak, kimsenin sırtına basmamak, kapalı kapılar ardında işler çevirmeden iş hayatında var olabilmek önemli olan..Çünkü en sonunda herkes, ister benim gibi 39'unda, ister 60'ında, sadece "kendisi" olarak tamamlayacak bu koşuyu, sadece "kendisi" ve "vicdanı" ile birlikte... 

Son, ama en önemli olan da, olmak istediğiniz yere karar vermek...9:00-17:00 çalışmak için bahaneleriniz uzuun bir liste ise, belki de olmak istediğiniz yer aslında orasıdır...Belki de para ile temin etmek, yenisini almak, kendinizin üretmesinden veya yenilemekten daha cazip sizin için? Kendinizi tanımlarken, mesleğinizden bahsetmeden olmuyor belki de, o kadar sizinle özdeş belki de işiniz..Olabilir, önemli olan orada ya da burada olmak değil, insanın "tam da olmak istediği yerde" olması...Ben buradayım, burada mutluyum, burada yaşadığımı hissediyorum, siz orada..Peşinden koştuğumuz mutluluk neredeyse, orada olmalıyız zaten, olmak istediğimiz yerde..Ama çoğu zaman o yere karar vermek için paradan fazla cesarete ihtiyaç oluyor, cesarete, kendini tanımaya ve sevmeye...



7 yorum:

  1. Bunu ancak emekli olduktan sonra, panikle bir kac yıl daha yarı zamanlı çalıştıktan sonra fark etmiş biri olarak sizi kutluyorum. Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. elime cayimi alip uzun uzun okumak istiyorum paylasimini
    60 yas sendromu hicte o kadar korkunc degil:)
    simdilik bunu soylemek istiyorum
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman keşke hepimizin 60'ı öyle neşe dolu, sevgi dolu olsa Cihanım, ona uğraşıyoruz işte elimizden geldiğince, seni örnek alarak büyürsek, belki biz de öyle hayat dolu oluruz ileriki yaşlarda...

      Sil
  3. Ne güzel Anlatmışsın.
    Ben de bir gün Unvanla ,dolgun bir maaşla ve etrafındaki dost görünen insanlarla dolu o masadan kalktım ve bir kez bile arkamı dönüp bakmadım.
    Çünkü son nefesimde 'keşke işime değil de aileme ve kendime daha fazla zaman ayırsaydım 'pişmanlığını yaşamak istemiyorum.
    Seni anlıyor ve destekliyorum
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. 60 yaşa neredeyse iki kaldı :))
    Ben de o büyük ünvana, dolgun maaşa, geniş büroya v.s v.s v.s.... minik emeklilik maaşını, dağdaki kulübemi ve ve ve uydurukta olsa hobilerimi tercih eden birisi olarak seni çoook iyi anlıyorum. Ben huzuru, mutluluğu böyle buldum, neydi o çalışma hayatı yaaa... elalemin paralarını idare edecem diye ne gecem belliydi ne gündüzüm, tatil bile yapmadım yıllar yıllar boyu....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten mesela sen orada, rakamlar arasında boşa harcayacağına yeteneğini, şimdi bir sürü insana ilham veriyorsun, evine güzellikler katıyorsun. Boşveeerrr, ne iyi yapmışsın, olmak istediğin yere hem kavuşmuşsun, hem yakışmışsın işte...

      Sil
  5. ÇOK GÜZEL BİR BLOG YENİ KESFETTİM . EMEKLİ OLMAYI DÖRT GÖZLE BEKLİYORUM DİYEBİLİRİM. APACAĞI ÇOK SEY VAR. BANADA BEKLERİM BYE

    YanıtlaSil

Ne dersiniz?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...