21 Eylül 2016 Çarşamba

Bu Kış Çook Soğuk Geçecekmiş



Meteorologlar söylüyor, çok üşüyecekmişiz..Zaten dengelerini iyice bozmayı başardığımız iklimimizde "sıcaklardan kavrulma"lardan sonra "soğuktan donma"lara geçiyoruz demek ki..İyi tarafı, mikroplar ölür, daha az hastalık yayılır..Kötü tarafı, Allah zor geçinene, zor ısınana yardım etsin..



Bu kış her şey üşüsün, rafadan yumurtalarım üşümesin..Daha yaz aylarında bugünleri bilmiş gibi örmüş örmüş kenara atmıştım, sırası gelecekmiş demek ki..Benim ki biraz sıkıntıdan, biraz tığ işi becerilerimi geliştirmeye çalışmaktan, biraz hobisel durumlardan da olsa, yumurtalardan daha da çok yemelik değiller mi? Bu kış berenin herkese, her şeye göre olanına çook ihtiyaç olacak gibi..Yaşasın yünler, yaşasın bereler :))

20 Eylül 2016 Salı

Yepyeni Tenekeler



Daha önce de yapmıştım..Bunları..Yani konserve kutularını, tenekeleri boyamayı, kaplamayı..Sonra kullanmayı..Hatta tahta kaşıklarım için kullanmıştım..Sonra pasta malzemeleri için, çırpıcılar, fırçalar, spatulalar..Hatta kepçeler, spatulalar..Yine yaptım..Galiba yine yapacağım hatta..





Daha önceki tenekeleri boyamıştım, üzerlerine minik etiketler yapıştırmıştım. Bu sefer kendi tenekelerimi o tenekeler haline getirdim..Ürünler eski, etiketleri eski, benim tenekelerim de eski..Ama yaşattıkları heyecan, duygu, sevinç..Yepyeni..



15 Eylül 2016 Perşembe

Gören Var mı?


Çocukluğumda, yazlıkta sahilden cam parçaları toplardık..Tuzlu su ve dalgaların okşayışları ile kenarları yuvarlaklaşmış, buzlu cam parçaları..Renkleri beyaz, yeşil, nadiren de açık mavi..Artık tatile gittiğim sahillerde hiç rastlamıyorum, gören var mı sizler arasından, rastlayan var mı, bilemiyorum..



Ama tamamen sapasağlam, sadece rengi solmuş, üzeri buzlanmış bir şişe bulmuşluğum asla olmadı..Bilmiyorum, okyanus sahilleri dışında yoktur belki..Belki de ben hiç göremedim..Sizlerden gören var mı?


Öyle olunca da, iş başa düşüyor tabii.. Neyse ki şu "buzlu cam efekti" veren medyumlardan var artık..Mavinin tonları ile karıştırdığım medyum boyadığım şişelerim, bana çocukken parçalarını bulduğum o cam şişelerin görünümünü verdi sanki..Yeşil olan ise sadece medyum sürdüğüm yeşil soda şişesi..Soğuk, buzlu, buuzz gibi görünmüyor mu?


13 Eylül 2016 Salı

Mümkün mü?


İstanbullu olup da denizi sevmemek mümkün mü? Denizden ilham almamak, en sıkıntılı zamanlarda iyot kokusu ile kendine gelmemek, martı çığlıkları ile kasvetli düşüncelerden sıyrılıp bir anda yaşadığının hem de dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşadığının farkına varmamak mümkün mü? 



Penye ip aşkım devam ederken, çeşitli kalınlıklarda, renklerde, uzunluklarda penye iplerle devam ediyorum ben de daha çok da denizden aldığım ilhamlarla..İlham alıp ürettikçe, yorgunluğu deniz kenarlarında atıyor, oradan aldığım ilhamlarla eve koşuyorum yeni bir şeyler üretebilme telaşıyla..Sıra hobi odamın sandalyesine geldi işte, kalın bir penye ipten iki kat bir minderle..Ve yine sormadan edemeyeceğim, bu penye iplerle bir şeyler örmeden durabilmek mümkün mü?



12 Eylül 2016 Pazartesi

Biz Bize İyi Bayramlar


Yine sakin, sessiz, serin bir İstanbul'dan iyi bayramlar..Fena alıştık İstanbul'un bu "yalnız bizim" hallerine..Pazartesi!den sonra buralarda durmak kolay olmayacak gibi..


Bu bayram, herkes koyunlarını keserken, ben önce kestim, sonra diktim..Ama beyaz et her zaman daha sağlıklı, bunu da unutmamalı ama, değil mi? :))



Sevdiklerinizle birlikte, sağlıkla, afiyetle, neşeyle güzel bir bayram diliyorum hepinize dostlar..

7 Eylül 2016 Çarşamba

Yalancı


O koşturmacanın arasına bir de "yalancı" sıkıştırdım..Bazı şeyler var ki, bırakınca ben, benlikten çıkıyorum..Bırakınca hayatım duruyor gibi geliyor, her şey anlamsızlaşıyor..Bazı şeylerin amacı üretmek, başarmak, güzel olmaları falan değil, sadece nefes alıp vermeye devam edebilmek benim için..Bebeklerim de işte onlardan..



Gepetto usta kadar iyi değilim, biliyorum, benimki asla gerçek bir çocuğa dönüşmeyecek..Ama benim bu küçük oğlum, o pembe yanakları ve upuzuun burnuyla, minicik pantolonuyla ve kar beyaz gömleğiyle, dönüp ona her bakışımda yüzümde kocaman bir gülümsenin sebebi işte..Benim elimden, gözümden, ruhumdan bir parça işte capcanlı karşımda..Bütün o yalancı telaşlara, yalancı mutluluklara, yalancı endişelere inat o, tüm gerçekliği ile karşımda..  

6 Eylül 2016 Salı

Hoşgelmişim..



Ortalarda yoktum ne zamandır değil mi? Yok, maalesef tatil değil sebebim, eşimin annesinin diz ameliyatı..Konu diz olunca, hareketler kısıtlanınca, yazın o en deli sıcak günlerini (ayını diyeyim hatta) memleketin en sıcak şehrinde geçirdik ki, oynayan tansiyonlara, isiliklere, kimden geldiğine her seferinde şaşırdığım o ter kokularına, ayak ağrılarına, bel tutulmalarına, evden uzakta olmaktan kaynaklı türlü çeşit naz-niyaz-sıkıntıya değinmeyeceğim, ooh evime kavuştum ya artık..Görevini yerine getirmenin rahatlığına tatlı bir yol yorgunluğu da eklenince, geriye sadece "halka tatlı"ların şerbeti, "karsambaç"ın dil uyuşturan soğuğu, "bici bici"nin geniz yakan gül kokusu kalıyor ki, öyle olsun, hafıza-i beşer sadece bunları alsın kayıt altına ki, hayat yaşanılası gelsin insana hep.. 



O sıcak günlerde serinliği her özleyişim de gözüm beyazları aradı, mavileri hatırlayıp ferahladım..İşte daha gitmeden süslediğim bu yastıklarını özleyip, eve dönüşümde başımı o sabun kokulu pamuklara gömdüğüm serin sabahları hayal ederek teselli ettim kendimi o nemli, yapışkan, geceleri kendini daha da çok hissettiren bunaltıcı sıcaklarda..

Aslında başka bir yastık kılıfındaki el emeği bu kenar dantellerini, yeni aldığım bu kılıflara diktim ve bu bayıldığım renk ve desenlerin içine atarken kendimi, o eski danteller kulağıma fısıldasınlar kendi evimde, kendi yatağımda olduğumu..Kuştüyü yataklar, atlas yorganlar serilse başka evlerde, kendi evinin yatağıdır insanın yuvası aslında, değil mi ama? Evim gibisi yok dedirten insana, kendi yalnızlığıdır belki de keyifle saklandığı, sadece kendisi olduğu ve sadece kendisi için soluk alıp verdiği o kısa-sorumsuz-tasasız zamanlardır kendi yastığına başını koyduğunda..Özlemişim..Hoşgelmişim..  



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...