31 Mayıs 2016 Salı

Japon Ekmeği



Bugünkü ekmeğimiz, paskalya çöreği ile pastane pidesi arası bir lezzette..Hafif tatlı, çok kabarık..Mutlaka deneneceklerden..Havalar sıcak bile olsa, Ramazan çorbasız olmaz..Çorba yanına da böyle bir ev ekmeği olmadan hiç olmaz.. 



475 gr.Un     
55 gr.Toz şeker     
1 tatlı kaşığı Tuz     
1 pk.Instant Maya     
1,5 çorba kaşığı Süt Tozu     
1 çay bardağı Süt     
30 gr.Oda Sıcaklığında Margarin     
1 Yumurta    
Üzeri için: 
1 Yumurta Sarısı

Bir tavada 25 gr.un ile 125 ml. Su bir tel çırpıcı ile sürekli karıştırılarak sos kıvamına gelip koyulaşana kadar pişirilir. Ateşten alınıp soğumaya bırakılır. Bir kapta kalan un diğer tüm malzeme ve unlu sosla yoğurulur. Unlanmış tezgahta bir süre daha yoğurulduktan sonra oda sıcaklığında üzeri kapalı olarak 40 dak. bekletilir. Süre sonunda tekrar yoğurulup 4 parçaya bölünen hamurlar yan yana, yağlanmış bir  dikdörtgen bir kalıba yerleştirilir.  Oda sıcaklığında yine üzeri kapalı olarak 40 dak. daha bekletilir. Hamurların üzerine yumurta sarısı sürülerek 180 C fırında 30 dak. pişirilir. Fırından alındığında üzerine nemli bir mutfak havlusu örtülüp birkaç dakika bekletildikten sonra kalıptan çıkarılıp servis yapılır. 

Afiyet Olsun..Hava çok ısındı birden, ben çıkıyorum yine dışarı, evlerde durulmuyor bizim burada bugün..



29 Mayıs 2016 Pazar

İçimdeki


Bu sabah içimdeki çocuk uyandırdı beni erkenden..Pazar kahvaltısı neşesiyle fırladım yataktan..Şöyle bir yokladım her yerimi, ağrıyan yok, sızlayan yok, daha da neşeyle koştum mutfağa..


Galiba bu diktiğim bebeklerin en iyi müşterisi içimdeki o çocuk..Kendisi ile ilgilenildiğini hissediyor her yeni bebekte, ve ilgiyi üzerine çeken bir çocuğun mutluluğu ile, huzuru ile, hatta bazen şımarıklığı ile dışımdaki "büyük ben"e yaptırıyor her istediğini..


Ben o "içindeki çocuğu" ergenlik döneminde "büyük ol", "yetişkin ol", "sorumluluk sahibi, disiplinli, çalışkan...." ol derken kaybedenlerdendim ve sonradan onu tekrar bulanlardan..Bulduğumdan beri onu ihmal etmemeye gayret göstermekteysem de, bebeklerim kadar hiç bir hediye bu kadar da mutlu etmemişti o küçük kızı..



Her bebek, kıyafetlerinden süslü ayakkabılarına, pembe yanaklarından yapılı saçlarına dikiş değil evcilik oyunu benim için..Ve hep söylediğimi tekrar hatırlatmak istiyorum, kaybetmeyin siz de içinizdeki çocuğu..Bazen, eşi dostu, çoluğu çocuğu mutlu etmek için değil, sadece ve sadece içinizdeki o çocuk için bir şeyler yapmayı unutmayın..Bir gün herkes bir yerlere dağıldığında, hepimiz o çocukla baş başa kalacağız yine..

27 Mayıs 2016 Cuma

Hem Yemelik Hem Okumalık


Tarihle çok aram yoktur benim..Savaşların tarihlerini, hangi padişahın kimden sonra geldiğini vs. pek tutamam aklımda..Çok da önemsemem galiba.. Hafızam çok parlak değil, ondan da olabilir..Okul yıllarında pek çok şiirle doldurduğum hafızam, iş tarihe ve insan isimlerine geldiğinde, duruverir..

Ama tarihin sevdiğim kısımları da vardır tabii..O sebep sonuç ilişkileri büyüler beni.."öyle olmasaydı, şimdi belki de böyle olurdu" ları severim..Zaman içinde değişen alışkanlıkların şekillendiği ev tasarımlarına, değişen adetlerin değiştirdiği giyim şekillerine bayılırım..Ama en çok, en çok da zamanla, teknolojiyle, yıllar içinde değişen doğrularımız-yanlışlarımızla değişen mutfaklar, yemekler cezbeder beni.. 


Yine öyle bir kitabı, tadı damağımda kalarak, en kısa zamanda baştan sona tekrar okuma kararı alarak tamamladım..Hatta aklımdan, kendi kişisel tarihimdeki yemek alışkanlıklarımın değişmesini, yıllar, olaylar, insanlar çerçevesinde kategorilere ayırarak aklımdan kendi kitabımı yazmaya bile başladım..Ama  yok yok, ben sürekli, okuma-yazmayı öğrendiğim günden beri bazen kullanılmış kağıtların arkalarına, bazen sadece aklıma sürekli yazarım, yazarım, yazdıklarımı okurum, vazgeçerim..Ciddiye almayın beni bu konuda çok fazla..


"Çayın yanına cupcake olur"muş madem, o zaman bir güzel ballı cupcake tarifi vereyim bu gün..Hafta sonu yağmurlarında evinde çayla kek yemek isteyenler için..Ama dışarı çıkacaksanız, yağmurlu günlerde yapılabilecek en güzel şeylerden birini yapın, bir kitapçıya gidip, ruhunuzu en doyuran kitaplardan birini seçip, hemen oracıkta okumaya başlayın..Bazen kitaplar cupcakelerden bile lezzetlidir..

225 gr. Margarin     
190 gr.Bal     
100 gr.Esmer Şeker     
3 Yumurta     
300 gr. Un     
1 çay kaşığı Kabartma Tozu
Butter Cream:  
110 gr.Margarin     
350 gr.Pudra Şekeri     
6 çorba kaşığı Süt     
Vanilya

Bir tavada yağ eritilip içine bal ve şeker eklenip, şeker eriyene kadar karıştırılır. Oda sıcaklığına gelene kadar bekletilir. Bir kapta yumurtalar çırpılır. İçine ballı karışım, un ve kabartma tozu eklenerek tekrar çırpılır ve cupcake kağıtlarına paylaştırılır. 160 C fırında 25 dak. pişirilir.
Süsleme kreması için tüm malzeme çırpılır. Soğuyan cupcakelerin üzerine krema torbası ile sıkılır. Şeker hamuru ile süslenir.

Afiyet Olsun..

26 Mayıs 2016 Perşembe

Sevgiyle


Bu aralar adaları geziyoruz diye anlatıyorum ama, dilinizin ucunda "ada vapuru yandan çarklı" şarkısı olmasın, gözünüzün önüne de vapur sefası gelmesin...Yok artık ya bir süredir, daha modernleşti ya her şey, bizim emektar vapurlar günde 2 defa, yolcu kalabalığını bir hamlede kaldırıvermek amaçlı, işe gidişlerde, çıkışlarda çalışıyorlar artık..Yerlerini her güzergahta olduğu gibi bu motorlara bıraktılar..Yan güverteden simit, karbonatlı çay, sert vinylex koltuklar, yıpranmış korkuluklar, tuvaletten yayılıp denizin tuzuna karışan o koku..Hepsinin yerine bu motorlar var artık..Sözünü etiğim şarkıları da, ada vapuru keyfini de bilmeyen kuşaklar var artık..Ada vapuru artık sadece şarkılarda, eski fotoğraflarda ve vefalı bir motorun adında..Bir de tabii hep ama heeep hafızalarımızda kalacak..Sevgiyle.. 


Bir de kurabiyeler..Sevgiyle yaptığım şeylerden..Bayılıyorum yapmasına da, süslemesine de, yemesine de..Değişik kalıplar, kesme setleri, süsleme ıvır-zıvırı..Almaya doyamadığım şeyler..Sadeleşmeye bu kadar kafa yoran ben, işin bu kısmında değişiyorum, canavarlaşıyorum ve içimdeki o pırtık kurabiye canavarına asla söz geçiremiyorum..


Mudo'dan almıştım bu kurabiye damgalarını..Şeker hamuru ile kullandım kurabiyelerin üstünde..Kurabiyeler tarçınlı, zencefilli, hem de mesajlı..Daha ne olsun..Sevgiyle pişirilsin, süslensin, yensin.. 


420 gr.Un     
250 gr. Margarin     
100 gr.Pudra Şekeri     
½ pk.Kabartma Tozu     
1 Yumurta    
1 çay kaşığı Toz Zencefil     
1 çay kaşığı Toz Tarçın    
Süslemek İçin:
Renkli Şeker Hamurları


Tüm kurabiye malzemesi yoğurulur. Hamur buzdolabında 30 dak. dinlendirilir. Unlanmış tezgahta açılarak kalıplarla kesilir ve yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizilir. 180 C fırında 15 dak. pişirilir. Fırından alındıktan sonra 10 dak. soğumaları beklenir. Üzerleri şeker hamuru ile süslenerek servis yapılır.

Afiyetle..ve sevgiyle..

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Affet ve Sabret



Günden güne benim için daha da tanınmaz hale gelen şehrim, içindeki halini tavrını tanıyamadığım insanlarla, daha da eskiyor, bayağılaşıyor, basitleşiyor sanki. "Başka İstanbul yok" derken eskiden, biraz hizaya girmeye davet ederdi insanlar birbirini burada, biraz medeni olmaları, biraz çevreye saygılı olmalarını hatırlatır, "burada da öğrenemezsen, başka yer yok" demeye getirirlerdi..Şimdi, akıllarına esen yerlere park ettikleri arazi araçlarını bırakıp giden insanların ardından bakakalırken, sahilde çitledikleri çekirdekleri etrafa saçan hanım teyzelere kızgınlıkla kırgınlık karışımı bir iç acısıyla ve şaşkınlıktan yuvalarından fırlamış gözlerle bakarken, en şekilsiz vücutların ilk güneşte açılmış saçılmış selülitleri sahilleri aratırcasına gözümüze şenlik ettirmeye de :)) başlamışken hızlıca, çimlerin üzerinde debelenen, uzanan, uyuklayan, otlarcasına yeşilliklere yayılan gençleri, sirkle şehre ilk gelen birer canlıymışçasına incelemekten alamazken kendimi, "iyi ki başka İstanbul yok" diyorum içimden..İnşaatların tozundan şehrin üzerine çöken kesif sis bulutları, her sokak arasından fırlayan bir kamyon, "bol bol su kullanın" fetvasını aldıklarından beri iyice coşan şehir halkının istisnasız her akşamüstü merdivenlerini yıkarken etraftaki inşaatların atıklarıyla oluşturdukları o yoğun-yapışkan-çamur deryaları..Şehrin şimdi içine iş makinalarının homurtuları da eklenmiş hiç dinmeyen uğultusu...Affet bizi İstanbul..Sabret..



Neyse, dışarıda böyle kıyametler kopmuyormuş, gündem bizi bir o taraftan bir bu tarafa savurmuyormuş, her şey yolundaymış gibi yaşamaya devam..Evdeyiz çok şükür, camı açmazsak, televizyonu kısarsak, gazeteyi görmezsek, her şey yolunda çok şükür:)) O zaman yeni bir şeyler denemek vaktidir..Mesela şu meşhur cam kurabiyelerden..



2 Yumurta     
250 gr.Margarin     
4 su bardağı Un     
1 pk.Kabartma Tozu     
1 pk.Vanilya     
 su bardağı Tozşeker     
1 pk.Küçük Renkli Saydam Şeker   

Tüm kurabiye malzemesi yoğurulur. Kalıplarla kesilen kurabiyelerin ortaları da delik olacak şekilde kesilir. Kurabiyeler yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizilir. Küçük şekerler kırılarak, kurabiyelerin ortasındaki boşluklara doldurulur. 180 C fırında 15 dak. pişirilir. Fırından alındıktan sonra 15 dak. soğumaları beklenir. Dikkatlice yağlı kağıttan ayrılarak servis tabağına alınır.      

Afiyet Olsun..Allah hepimize sabır versin..Bir de affetme gücü..

24 Mayıs 2016 Salı

Zeytin-Peynir Meselesi



Evet, belki de önümüzdeki ayı kahvaltısız geçireceklerdenseniz, siz de benim gibi bu aralar kahvaltılara hız vermişsinizdir:)) Kahvaltı denince, ben peynirciyim kesinlikle..Her şeysiz kahvaltı olur da peynirsiz olmaz bence..Tost yenecekse sadece kahvaltı adına, peynirli olmalı, poğaça, peynirli..Peynir olsun da, yanında ne olursa olsun..Ama peynir..



Zeytine çok düşkün değilimdir. Genellikle çok tuzlu bizdeki zeytinler, her bir tanede tansiyonumun yükselişini hissedebiliyorum neredeyse, hem de şimdilerde değil, taa çocukluğumdan beri..Güzel zeytin bulabilmek en azından İstanbul'da kolay değil..Gezdiğim dolaştığım "zeytin cennetler"nde de bu iş pek kolay olmuyor maalesef..Ama ezmesini severim..Evde yaparım bazen, içine sarımsak, fesleğen, kekik, eklerim işte bir şeyler o acılığını, o tuzunu alıp, bambaşka bir şeye dönüştürüp öyle yiyebilenlerdenim galiba..

İşte bu sefer de zeytin ezmeli bir ekmek..Zeytini abartısız, çeşnisi kararında..İster kahvaltılık, ister bir davet sofrasına..Ama bence yine de en çok "Köprüden önce son çıkış" gibi, "Ramazan'dan önce son kahvaltılar"a layık:))



5 su bardağı Un     
1,5 su bardağı Ilık Su     
8 gr.Instant Maya     
1 çay bardağı Zeytinyağı     
Tuz     
Zeytin Ezmesi     
Kekik  

Un, maya, zeytinyağı, su ve tuz yoğurulur. Oda sıcaklığında üzeri kapalı olarak 1 saat bekletilir. Hamur 16 parçaya ayırılır. Her biri dikdörtgen şeklinde açılıp içlerine zeytin ezmesi sürülür ve kekik serpilir. Rulo yapılarak şerit haline getirilen hamurlar uçları ortaya döndürülerek düğümlenir gibi yuvarlak şekil verilir. Oda sıcaklığında 30 dak. Daha bekletilir. Süre sonunda üzerine fırça ile su sürülüp yulaf ezmesi serpilir. İçine bir tas su yerleştirilmiş 200 C fırında 30 dak. Pişirilir. Fırından alındıktan sonra üzerine nemli bir bez örtülerek birkaç dakika bekletildikten sonra servis yapılır.

Afiyet Olsun..

20 Mayıs 2016 Cuma

Kakaolu Ekmek


Hava güzel, turistler akın etmeden, tatiller başlamadan mümkün olduğunca İstanbul'un tadını çıkarmakla meşgulüz..Bir Heybeliada yapmadan olmaz tabii..Denizatı'nda çay, acıkınca balık ekmek..Çay, yine çay..


Çalışanlar için ise güzel bir hafta sonu geliyor..Biraz serince olabilir, hatta belki de yağışlı..Ama hangi hava durumu bizi hafta sonuna güzel bir kahvaltı ile başlamaktan alıkoyabilir ki?  Bu seferki ekmeğimiz, benim daha çok kahvaltıya yakıştırdığım bir ekmek zaten..Kakaolu..Çikolatalı bile diyebilirsiniz..Özellikle reçellerle, balla, tereyağıyla, (tamam ağzımdaki baklayı çıkaracağım, onu da yaptım, yine olsa yine yaparım..) evet, kaymakla.:)).


5 su bardağı Un     
1 su bardağı Ilık Süt     
1 çay bardağı Ilık Su     
8 gr.Instant Maya     
1 Yumurta     
80 gr.Margarin     
3 çorba kaşığı Pudra Şekeri     
Tuz     
Kakaolu İçi için: 
2 çorba kaşığı Kakao     
1,5 çorba kaşığı Pudra Şekeri     
3 çorba kaşığı Sıvı yağ     
2 çorba kaşığı Su

Hamur için tüm malzeme yoğurulur. Oda sıcaklığında üzeri kapalı olarak 1 saat bekletilir. Bir kapta kakao, pudra şekeri, yağ ve su karıştırılır. Hamur yoğurularak 8 parçaya ayırılır. Her biri dikdörtgen şeklinde açılıp içlerine kakaolu karışım sürülüp rulo yapılır. Her rulo ortadan ikiye kesilip üzerlerinden bastırılarak muffin kalıplarına yerleştirilir. Oda sıcaklığında 30 dak. Daha bekletilir. Süre sonunda üzerine fırça ile su sürülüp, içine bir tas su yerleştirilmiş 200 C fırında 25 dak. Pişirilir.   

Afiyet olsun..Güzel hafta sonları..

18 Mayıs 2016 Çarşamba

Maşallahı Var


Gezerken, tozarken, bir de "doğal", "sağlıklı", "organik", "taze" denilecek yiyeceklerin hepsini bir arada buluverince yiyor insan..Bir daha bulamayacakmışçasına, dünyaya bir defa gelmişçesine, doğal olursa kilo aldırmayacakmışçasına, dönüşte fazla kiloları, yağları, şekerleri hemen yakıverecekmişçesine yiyor insan..


Sonrası? Eğer bu çılgınlık çok uzun sürmediyse 1 haftada tamamdır, bıraktığı hasarı saymazsak, en azından tartıda durum eskiye dönüyor..Ama travması bebeklere kadar yansıyor galiba..Tombullaşıyor onlar da..Aslında bu bebek tombul değil, kemikleri iri..Maşallah diyin, maşallah..



16 Mayıs 2016 Pazartesi

O Eski Sabahlardan Bir Dost


Çocukluktan beri kahvaltıları pek sevmeyen ben, pazar sabahları annemin çeyizinden kalma takımları ortaya çıkarabilmek, süslü örtüler üstüne sürpriz pazar kahvaltıları hazırlayıp ev halkını şaşırtmak için pazar sabahları erkenden ayağa dikiliverirdim..Yine amaç yemek değildi, pişirmek, sunmak, sevindirmek, şaşırtmaktı evdekileri, biraz da annemin o saklı hazinelerini gün ışığına kavuşturma arzusu..

Bu yılların yerini  sabahları hiç bir şey yememe özgürlüğüne kavuştuğum çalışma yılları aldı, bazen de poğaça, simit gibi karbonhidratlarla sabahı geçiştirdiğim bir dönem, kepekli beyaz peynirli tostlarla daha sağlıklı kahvaltılara geçiş yaptığım zamanlara kadar..

Sonra, ev günlerimiz başladıktan bir süre sonra, pazar kahvaltısı keyiflerimiz başladı..Her gün istediğimiz gibi kahvaltı yapabilme özgürlüğümüzü sağlık sebebi ile daha hafif versiyonlarla sürdürme kararı alınca, haftanın bir gününü "bayram günü" ilan ettik kendimize..Gelsin pazar kahvaltıları, gelsin kahvaltılık tarifler.. 


Ama poğaçalar..Ama poğaçaların yeri hep başka..Artık o hazır poğaçalar mideme çok dokunuyor, ama evde yapınca, bir de şöyle tadımlık, ucundan yiyip kararında bırakınca, hala kahvaltıların en güzel sürprizi, uzun seyahatlerin en lezzetli yolluğu, vapur yolculuklarının en güzel arkadaşı..Peynirlisi mide bastırır, kıymalısı başlı başına yemek, patlıcanlısı bir sanat, patateslisi, nostaljik..zeytinlisi, ıspanaklısı, hatta bezelyelisi..Poğaça iyidir, candır..O zaman bir de tarif vermek, vermeden kaçmak olmaz..


125 gr.Margarin     
1 su bardağı Yoğurt     
½ çay bardağı Sıvı yağ     
1 tatlı kaşığı Tuz     
3,5 su bardağı Un     
1 pk.Kabartma Tozu    
İçi: 
1 su bardağı Beyaz Peynir     
½ demet Maydanoz     
1 Yumurtanın Akı
Üzeri: 
1 Yumurta Sarısı     
Susam

Bir kapta oda sıcaklığındaki margarin ve diğer tüm malzeme yoğurulur. Başka bir kapta ezilmiş peynir, kıyılmış maydanoz ve yumurta akı karıştırılır. Hamurdan parçalar koparılarak ortalarına peynirli harç yerleştirilerek poğaça şekli verilir. Yağlı kağıt serili fırın tepsisine dizilir. Üzerlerine az suyla çırpılan yumurta sarısı sürülüp, susam serpilir. 175 C fırında 30 dak. pişirilir. 

Afiyet Olsun.

14 Mayıs 2016 Cumartesi

10 Dakika



Bazen insan dışarılardan içerilere girmek istemez ya..Hani gün doğumuyla evden dışarı atmak ister kendini de, gece karanlıklarına kadar dönesi gelmez..Ama bazen bir şeyler de yapıvermesi gerekir eve uğradığı o kısacık zamanlarda..işte o kısacık zamanlarda kek yapılır mı? 10 dakikada? Yapılmaz mı? Yapılır, hatta fark bile yaratılır..Gelin peşimden, takip edin beni....





2 Yumurta     
2 çorba kaşığı Toz Şeker     
2 çorba kaşığı Pudra Şekeri     
1 pk.Vanilya     
1 çorba kaşığı Rendelenmiş Limon Kabuğu     
70 gr.Un     
1 çay kaşığı Kabartma Tozu     
1 çorba kaşığı Limon Suyu     
75 gr.Eritilmiş Margarin

Bir kapta tüm malzeme çırpılır. Madlen kalıplarına her birine tepeleme bir tatlı kaşığı gelecek şekilde paylaştırılır. 180 C fırında 10 dak. Pişirilir. Üzerine pudra şekeri serpilerek servis yapılır.

Afiyet olsun..Kalan 10 dakikada da bitirip, haydi, yine sokağa...

13 Mayıs 2016 Cuma

Zerdeçal Kokusu


Baharatları severim, eski günlere, eski mahallelere, eski çıkmaz sokaklara götürür kokuları beni, çok çeşitli baharatlar kullanmaya çalışırım bir şeyler yaparken, biliyorsunuz..Sağlıktan çok, aynı yiyeceklere farklı tatlar katma isteğim beni buna yönelten..Ama sağlık için faydalarını da saymakla bitiremezler eskiler..


Ben bitki çaylarının, sıcak içeceklerin de baharatlılarına düşkünümdür. Yeni çay çeşitlerini denemeyi severim, salebin, bozanın üzerindeki tarçın, ıhlamurun içindeki karanfil, nane-limonun içindeki nane..O içeceği asıl güzelleştiren bu kokulardır sanki..Çok bitkiyi-baharatı karıştırır karıştırır içerim. Genelde tariflerini paylaşacak karmaşıklıkta değildir, siyah çayı tarçın-karanfille demle, yeşil çayın içine zencefil rendele basitliğindedir çünkü hepsi..Ama bugün..Bugün tatlı gibi, pasta gibi, bir fincan kaynar şifa gibi bir zerdeçallı sütlü çay anlatacağım..Anlatmadan duramadım, çünkü öyle geçiştirilecek bir şey değil bu seferki..Paylaşmalı, denemeli, içtikçe arındığını, bedeninin güçlendiğini hissetmeli insan, bir sıcak-bir soğuklarda şifayı kapmışsa, mont giyince terlenen, çıkarınca üşünen, evde t-shirtle, balkonda hırkayla, gün içinde çeşitli kılıklarda gezerken, bir kırgınlık geliverdiyse üstüne, akşam içip, sabahına ayağa fırlayıvermeli..



Tarif yine pratik her bitki çayındaki gibi, sütü biraz zerdeçal, biraz zencefil, tarçın, vanilya ve bir kaç tane karabiberle kaynatıyorsunuz, İçine bal ekleyip, sıcak sıcak içiyorsunuz. Boğazınızdan aşağıya indikçe bu tatlı sıvı, genzinize ulaştıkça içindeki baharatların kokusu ve yaktıkça içinizi, öldürüyorsunuz mikropları, iyi oluyorsunuz, güzel oluyorsunuz.. Ya da olmadı mı? Annenizin ısıtıp zorla önünüze koyduğu o bir bardak sütü hatırlayıp, mısır çarşısına özgü o baharatların yaydığı egzotik kokuyu içinize çekerken, büyüdüğünüzü, yaşadığınızı, nefes aldığınızı bir defa daha hissediyor, yine iyi oluyorsunuz, güzel oluyorsunuz. Sonuçta iyilik, güzellik garanti, daha ne istiyorsunuz? :))

İyiliklerle, güzelliklerle dolu bir hafta sonununuz olsun..Afiyet olsun..


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...