30 Ağustos 2017 Çarşamba

Bayram Kahvaltısı İçin



Bayram kahvaltısı, kahvaltıların en özelidir bence..Pazar kahvaltılarına göre daha erken saatlerde, sabah serinliğinde yapılmasına karşın, güzel giyinmiş, mutlu, umutlu, telaşlı misafirleri olur bu sofranın ve sanki günün devamında çikolatasından tatlısına, çeşit çeşit yemeklerinden içeceklerine menüde bekleyen bir sürü lezzet yokmuş gibi, o bolluk-bereket, renk, koku dolu kahvaltı sofrasından herkes bolca yemeye bayılır..Bayramdır ya, sayılmaz o gün kaloriler, zaten bayramda yenenler de kilo yapmaz, boşveerrr...



Bu ekmek, Kakaolu ve Muzlu..Tam kahvaltılık bir ekmek..Hem bir gece önceden pişirildiği için sabaha hazırlamak çok pratik oluyor hem de benim gibi kahvaltıda balla reçelle kek sevenlerdenseniz, bu hafif tatlı ama tam bir ekmek dokusundaki sürpriz tam size göre..Bayram sofralarına layık bir özende, ama sizi bayram sabahında yormayacak bir çeşit..

190 gr. Un     
2 çorba kaşığı Kakao     
1 tatlı kaşığı Karbonat     
Tuz     
2 Yumurta     
3 Ezilmiş Muz     
180 gr.Yoğurt     
85 gr.Esmer Toz Şeker     
25 gr.Çikolatalı Fındık Ezmesi     
2 çorba kaşığı Sıvı yağ     
Üzeri: 30 gr.Kıyılmış Fındık İçi

Bir kapta tüm hamur malzemesi karıştırılıp çırpılır. Yağlanmış kalıba dökülür. Üzerine fındık içi serpilir. 180 C fırında 30 dak. pişirilir. Oda sıcaklığına gelince streç filme sarılarak bir gece buzdolabında bekletilir. Ertesi gün dilimlenerek servis yapılır. 

Afiyet Olsun..

Ve herkese mutlu bayramlar şimdiden..Günleriniz bayram kahvaltısı gibi sevdiklerinizle birlikte, lezzet ve kahkaha içinde geçsin..

27 Ağustos 2017 Pazar

Arada


Hani gitmekle kalmak arasında kalır ya bazen insan, yazmakla durmak, bitirmek ve devam etmek, konuşmak ve susmak..Oralardayım işte bu aralar, sessizliğim ondan, "ne yapıyorum, niye yapıyorum, kime yapıyorum, yapıyorum da ne oluyor, amaan artık yapmayacağım, belki biraz ara, sonra yaparım yine"ler, hepimizde zaman zaman olduğu gibi..

Blogum..Hiç kimse sesini duymazken yine de bir şeyler mırıldanarak hayatı kendisi için daha renkli hale getirebilmek için..Belki de bir yerlerden kendisini duyduğunu hayal ettiği, hiç yüzünü görmediği, hiç tanımadığı tek bir kişi için ilham olabilmek, bir sabah neşesi, bir umut olabilmek için..Belki de suya yazı yazmak, geçip giderken bu dünyadan hızla, ve her geçen saat daha da hızla, ardında çiçek kokulu hafif bir rüzgar bırakabilmek... Vakit öldürmek bu camın önünde, vakit öldürtmek canı sıkılan birilerine kendi camlarının önünde belki de sadece..Üretmeye sebep yaratmak, ürettiklerine "aferin" almaya çalışmak, kendini, evini ve hayatını "BBG Evi"ne çevirmeden paylaşmak, fikir almak, fikir vermek, gelişmeye çalışmak, değişmeye uğraşmak..Bakalım, çıkacak bu yolun sonu belki bir yerlere, sıklıkları azalsa da sohbetlerin, belki devamı hep gelecek, bilmiyorum..      



O arada, yani yokken, yani düşünürken derin derin, hayata devam, işlemeye, üretmeye, süslemeye..Her şey eskisine benzer devam etse de, başka diyarların kokusunda, rüzgarında, kendini kaybedip baştan bulurken insan, ne güzeldir o yeniden keşif anları..Aynadaki o her günkü akis değildir artık, daha çok sever insan bir süre ayrı kaldığı minderi çökük koltuğunu, ve daha gerçekçidir artık o çekmece köşelerinde umutları ile toz toplayan "kalabalık misafirler geldiğinde kullanılmaya hazır" bekleyen 12 kişilik yemek takımlarına ihtiyacı konusunda..Atamadıklarını atmak, bırakamadıklarını bırakmak, başlayamadıklarına başlamak daha kolaydır şöyle bir kaç metre öteye çekilip uzaktan bakınca hayatına.. 

"Siz bu satırları okurken ben çok uzaklarda olacağım" der her hüzünlü mektup başlarken vedaya..Vedaya gerek yok, yakında ya da uzaklarda, buluşuruz yine arada..Hele bir düşüneyim, kendimden gideyim, kendime döneyim, kendimi özleyeyim biraz, özleteyim de kendimi, görüşürüz yine arada..Belki bir şarkının her sesinde, belki bir sahil meyhanesinde... 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...