31 Mayıs 2014 Cumartesi

Çikolatalı İrmikli Muhallebi




Hafta sonu için kaymak gibi ve yoğun çikolata tadında bir tatlı..En sevdiğim taraflarından biri de, kalıbından çok kolay çıkması..Yani hem lezzet hem de görüntü vadediyorum bu hafta sonu sizlere..

1.200 gr. Süt
13 çorba kaşığı irmik
10 çorba kaşığı şeker
 1 Limonun Kabuğunun Rendesi
80 gr.Bitter Çikolata
50 gr Margarin
1 pk. Vanilya
3 çorba kaşığı hindistan cevizi



Bir tencerede süt, şeker, limon kabuğu rendesi ve vanilya ısıtılır. İçine irmik eklenerek muhallebi kıvamına gelene kadar pişirilir. Tencere ateşten alınarak içine margarin eklenir. Muhallebinin yarısı başka bir kaba aktarılarak içine hindistan ceviz rendesi ilave edilir. Kalan kısmına çikolata eklenip, eriyene kadar karıştırılır. Kek kalıbı ıslatılıp, içine önce çikolatalı, sonra da hindistan cevizli muhallebi boşaltılır. Buzdolabında 1 saat bekletilip, kalıptan çıkaraılarak servis yapılır. 

Afiyet Olsun.

 


30 Mayıs 2014 Cuma

Sen Yeter ki İçten Bir Gülüver


Pek de gülmekten hoşlanmayan bir genç kızken, bir gün fark ediverdim gülümsemek için seni gülümsetecek şeyleri beklememek gerektiğini..Tılsımlı bir şekilde, sen güldükçe geliyordu gülümseyecek şeyler sanılanın aksine..Sen gülümsüyordun, o an gevşeyiveriyordu bedenin, zihnin, iyi geçiyordu sınavlar...Sen gülümsüyordun, karşındaki de sana gülümsüyordu aynadan yansıyan gülen aksin gibi..Sen gülümsüyordun baş ağrın geçiveriyordu, baş ağrının geçmesini beklemene gerek yoktu gülümsemeye başlaman için..Büyüyü yaşadıkça, daha çok yer vermeye başladım hayatımda...

Sabah gözümü ilk açtığımda, şöyle bir yoklayıp bedenimi ve içinde uyandığım ılık yatağı "vay be, sapasağlam uyandım sıcacık evimde yine "diye gülümseyerek fırlıyorum yataktan..Yılların deneyimi ile biliyorum ki bu mutlu kalkış, bağışıklık sistemimi güçlendiriyor, sindirim sistemim başlıyor o anda çalışmaya..

Yine yapılacak işler var..Kahvaltılıklar yerleşecek masaya, çay demlenecek..Bütün bu işlere başlarken koca bir gülümseme lazım, bu kadar kahvaltılığımız var mutfakla salon arasında gidip gelip masaya taşınacak, demleyecek çayımız var yine evimizde..Bu gülümseme ile gevşiyor vücudum, sinirlerim ve başlıyorum sözlerinin bir kısmını bildiğim, bir kısmını birazdan uyduracağım bir şarkıyı mırıldanmaya..

Ev halkını uyandırmak lazım, önce kocaman bir gülümseme sonra içten bir "günaydın"la, belki de o güne uygun başka bir şarkıyla..Sevdiğimle ilk iletişimim olacak bu gün bu gülümseme, en özellerinden, en kocamanlarından biri olmalı, öyle sıradan bir gülümseme değil..

Gün boyu, insanın yüzünde zaten istemsiz gülücükler oluşturan hobilerle geçen dingin zamanların, keyif anlarının dışındaki görevler, sorumluluklar ve hayatın rutinine dair her an, elde hiç bir şey yoksa bile bir gülümseme var..Çarşıda pazarda size dirseğini saplayıp sıranın önüne geçen hanıma bir gülücük..Vücudunuzun salgıladığı o endorfin gidip tam da onun kalbine değiveriyor, artık dostsunuz siz rakip değil..Matkap sesleri ile gecenizi gündüze çeviren komşuya bir gülücük..Gevşeyen sinirleriniz sizi geri dönüşü olmayan bir ağız dalaşından korurken, görün bakın ona nasıl bir utanma duygusu veriveriyor..

En ağrılı anlarda bir gülücük, varlığını bu ağrı sayesinde fark ettiğiniz organlarınıza, kaslarınıza şükrederek hem de..Sizde uyanan o pozitif duygular, en etkili ağrı kesiciden daha etkili..En sıkıcı işleri yaparken ofisinizde, yine angaryaları bulmuşken tam da masanızın ortasında ve hatta kucağınızda, "bende bunların altından kalkabilecek yeteneğin ve sabrın olması ne harika" diyerek yüzünüze yayılan bir gülümseme, yetenek ve sabrın yanına başarıyı da katacak..Kendinize güveninizi gözle görülür hale getirecek.

Hastanızın yanında yüzünüzdeki gülümseme, sadece sizin değil onun da korkularını silecek, gerginliğini azaltacak, "neden ben?" öfkesini bile "şükür"e dönüştürecek..

Gülümsemek tansiyonu düşürürmüş, şekeri dengelermiş, kötü huylu tümörlerle mücadele için bile faydalıymış. Tıbbi kısımlarını bilemem, ama bildiğim bir şey var ki, gülümseme gülümsemeyi doğuruyor, gülümseyen insanların yanında hep gülümseyen insanlar oluyor ve gülümseyerek yapılan yemeğin bile lezzeti farklı oluyor..  

29 Mayıs 2014 Perşembe

Lokumluk, Ama Beyaz Tabii


Gümüş renkli bu lokumlukları görür görmez canlandırmıştım hayalimde alacağı son hali, şöyle kukuletasından sarkan gümüş püskülüyle..Uygun bir beyazı çektim önüme ve ponpon fırçayla ponponladıkça ponponladım..Lokum değecek yerlerini hariç tutamaya gayret ederek ve bunun tamamını boyamak çok daha zor olduğunu hep fark ederek..


Biter bitmez, hemen lokumları doldurur doldurmaz, başladı bizimle kahve keyiflerine..Tüm boyamalar bitince eskittim biraz boyayı..Dilerim biraz da biz eskitelim kullandıkça..


28 Mayıs 2014 Çarşamba

Gülpembe


Beykoz'daki bol köpüklü bir sabah kahvesinin ardından, günü aynı lezzette geçirmek istedik bugün..Seçim, tabii ki cupcake..Armutlu Kakaolu Cupcake..

Cupcakelerin o tek tek birer lezzet küpü gibi duruşlarını çok severim. İkramı kolaydır, yemesi kolaydır..Pikniğe, kıra, sahile yanınızda götürmesi kolaydır. Hem minicik dururlar, hiç özenilmemiş gibi, hem de çok süslü dururlar minik iğne oyaları gibi..Bir tane alır çekilirsiniz kenara, "kaç dilim yedim", "kaçını kimse görmeden yiyebildim" telaşı yoktur yerken, bir de kilosu tabii:))

Amerika'da ilk defa çay fincanında pişirilen keklere verilen bu isimle tanıdığımız bu minik keklerin sürprizli olanlarından biri bu da..Sürprizi içinde saklı...


3 Yumurta     
1,5 su bardağı Toz şeker     
2,5 su bardağı Un     
1 çay bardağı Kakao     
1 pk.Kabartma Tozu     
1 su bardağı Süt     
300 gr.Margarin     
1 tatlı kaşığı Tarçın     
1 tatlı Kaşığı Zencefil     
2 Armut    
Süslemek İçin: Şeker Hamuru


Bir kapta yumurta ve şeker çırpılır. İçine eritilmiş margarin ve armut dışındaki tüm malzeme eklenerek tekrar çırpılır. Hamur kek kağıtlarına paylaştırılır. Her kekin üzerine soyulup çekirdekleri ayıklanmış ve enlemesine ikiye bölünmüş yarım dilim armut hafifçe bastırılarak yerleştirilir ve 175 C fırında 30 dak. Pişirilir. Soğuyunca üzerleri şeker hamuru ile süslenerek servis yapılır.

Afiyet Olsun.
 

27 Mayıs 2014 Salı

Karamelize Armutlu Peynir Kremalı Kek


Havalar ısındıkça, insan tatlı olarak meyvalı bir şeyler istiyor, peynir kreması olsun, hafif olsun istiyor. Bu kekte kullandığım armutlar tavada karamelize olunca, tatları ananası andırıyor ve peynir kreması da keki çok ama çok hafif bir pasta yapıyor.

Bu keki, sevdiğime "hoş geldin" demek için yaptım ben..Yok yok, uzun-uzak bir yerlere gitmedi, dünyanın öteki ucundaki seyahatlerden de dönmedi. Ama hoş geldi sevdiğim, bensiz dışarı çıkıp evine her dönüşünde olduğu gibi, "iyi ki geldi, hoş geldi"..

12 Armut     
120 gr.Margarin     
1 su bardağı Toz şeker     
3 Yumurta     
1+1/4 su bardağı Un
1,5 çay kaşığı Kabartma Tozu    
1 pk.Vanilya                  
 2 çorba kaşığı Süt
Kreması: 
300 gr.Labne Peynir     
2 su bardağı Pudra Şekeri     
3 çorba kaşığı Krema     
1 kahve fincanı Dövülmüş Antep Fıstığı

Bir kasede küp küp kesilmiş margarin, toz şeker, yumurtalar, süt, un, kabartma tozu ve vanilya çırpılır.   Dibine yağlı kağıt serilmiş kelepçeli kek kalıbına dökülerek 180 C fırında 30 dak. Pişirilir. Fırından alınıp, soğumaya bırakılır.
Armutlar soyulup halka halka doğranır. Ortalarındaki çekirdek kısımları temizlenerek, az yağlanmış tavada, üzerlerine toz şeker serperek, yumuşayana ve karamelize olana kadar çevirilerek pişirilir. Soğumaya bırakılır.


Bir kapta peynir, pudra şekeri ve krema çırpılır. Soğuyan kek ortasından kesilip, ilk parça tekrar kalıbın dibine yerleştirilir. Üzerine armutlar dizilir. Peynirli kremanın yarısı sürülüp, üstüne diğer kek parçası kapatılır. En üste de peynirli kremanın kalanı sürülerek, buzdolabında 4 saat bekletilir. Kalıptan çıkarılınca üzerine Antep fıstığı serpilerek servis yapılır.

Afiyet olsun, herkesin sevdiği hep "hoş gelsin"...


26 Mayıs 2014 Pazartesi

Siyah-Beyaz


Sıcaklar bastırdı, sıcakların izin verdiği ölçüde bir şeylerle de uğraşmaya başladım tekrar..Yoksa duramıyorum, alışınca insan, elinde aynı anda bir kumaş, bir fırça, bir kepçe olmadan duramıyor, 3 koldan saldırmalı ki yaşadığını anlasın insan..Kanaviçem devam, boyamalar tam gaz, yemek doğal olarak her gün, gezme de serin öğleden sonraları işte.. Özellikle de o köşedeki kahvecide, çam ağacının tam da altındaki masada karamelli bir kahve... 


Üzerindeki ağaçlar ve kuşlara vurularak aldığım siyah mumluğu, çekiçlenmiş ferforje görünümü verebilmek için önce parlak yüzey astarı ile boyadım. Metal mumluk astarı emmediği için böyle bir doku vererek kurudu. Üzerine de kat kat ve kat be kat warm white.. 


Gitti, evin içinde başka bir kuşun yanına kondu işte..Rengi uyumlu, konusu uyumlu, daha ne olsun?

25 Mayıs 2014 Pazar

Limonlu Cupcake


Güzel bir Pazar'a, güzel bir cupcake yakışır, ferahlatıcı ve limonlu...

1 su bardağı Un                                         
¾ su bardağı Toz şeker     
1,5 tatlı kaşığı Kabartma Tozu    
4 çorba kaşığı Limon Kabuğu Rendesi     
120 gr.Margarin          
1 çay bardağı+1/2 kahve fincanı Süt         
1 Yumurta                        
11 çorba kaşığı Pudra Şekeri  


Bir kapta un, toz şeker, kabartma tozu, 2 çorba kaşığı limon kabuğu rendesi ve 40 gr.margarin çırpılır. 1 çay bardağı süt ve yumurta eklenir. Muffin kalıplarına doldurulup 170 C fırında 30 dak.pişirilir. Bir başka kapta pudra şekeri, 80 gr.margarin, 2 çorba kaşığı limon kabuğu rendesi ve ½ kahve fincanı süt 5 dakika çırpılır. Soğuyan keklerin üzerine sürülür. Keklerin üzerine limon kabuğu rendesi serpilerek servis yapılır.       

Afiyet Olsun.      


24 Mayıs 2014 Cumartesi

Kahvaltı ve Yumurtalı Ekmek


Havaların ısınması ile sahildeki piknik günlerini de resmen başlattık bugün. Kahvaltı için, "kahvaltı bahane, ekmekler şahane" başlığına layık bir ekmek yaptım. Yumurtalarla birlikte pişen bu yumuşacık ekmekler, farklı görüntüsü dışında sütlü lezzeti ile de denemeye değer..Haftaya piknikle veya özenli bir kahvaltı sofrası ile veda etmeyi düşünenlere gelsin..

5,5 su bardağı Un     
2 tatlı kaşığı Tuz     
2 pk.Maya     
2 çorba kaşığı Toz Şeker     
2 su bardağı Süt     
1 Yumurta     
50 gr.Margarin    
Üzeri için:Yumurta


Bir kapta un, toz şeker, tuz, maya ve ılık süt karıştırılır. Yumurta eklenerek yoğurulur. Küp küp kesilmiş margarin de ilave edilip, hamura yedirilir ve hamurun üzeri örtülerek oda ısısında 45 dak. bekletilir. Hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar koparılarak yuvarlanır. Ortalarına kabukları iyice yıkanıp kurulanmış yumurtalar bastırılarak yerleştirilir ve yağlanmış bir fırın tepsisine aralıklı olarak dizilir. Tekrar üzerleri örtülerek oda ısısında 20 dak. Daha bekletilir. Fırının içine su dolu bir kap yerleştirilir ve ekmekler 200 C fırında 20 dak. Pişirilir. 

Afiyet Olsun.


23 Mayıs 2014 Cuma

Bırak, Elleme



Bırak doktor, bırak elleme, biliyorum ben hepsinin hem sebebini, hem çözümünü..

Midemdeki yaralar, bu yaşa kadar söylemeyip içime attıklarımdır, iyileşmez bu yaştan sonra..Boğazımdakilerse söylediklerimdir istemeden de olsa, şimdi içime içime akıttığım tuzlu göz yaşlarım dağlar onları, sen bırak.. 

Pek çok insan girdi ki hayatıma, yaptıklarını yutmak, unutmak istesem de olmaz, gece uykularımda geri gelirler, hatırlatırlar kendilerini hep..Yaş ilerledikçe, azaldıkça gece uykuları, bulunur buna da çare, yorma kendini.

Boğazımdaki o ne yutabildiğim, ne çıkarabildiğim lokma, hayata karşı isyanımdır, sitemimdir. Kalbime doğru yanarak inen, içimin yanışıdır aslında adaletsizlikleri her gördüğümde.

Şişkinim, doluyum, tokum ikiyüzlülerin yalanlarına, mal, mülk için çırpınışlarını hep de pek kutsal sebeplere bağlamalarına.. 

Kasılmış, sıkışmış kalmış bu bağırsaklar, tam zamanında yetiştirdiğim projelerdir, acil toplantılar, hızlı bütçeler, süreli işler, bir an evvel alınan aksiyonlar. Görevler, sorumluluklar, sonunda en mükemmel hali ile ortaya çıkanların senden başka kimsenin görmediği karanlık tarafı. Boş ver, artık saatsiz dolaşıyorum, acele değildir artık gidişim, sadece ecele..

Sancılar içindeyim, ama yerken değil doktor, birbirine nefretle bakan insanları gördüğümde, tam da çıplak ayaklı bir çingene çocuğunun yanından geçerken ayakkabımın bağcığı çözüldüğünde ve bir de marketin çöpündeki en yenebilecek lahana yapraklarını ayıklayan teyzenin yanından geçip dolu market poşetlerini arabamın bagajına teptiğimde...

Bırak doktor, içimde dışarıya çıkaramadığım, çıkarmak istemediğim öyle çok şey var ki, bırak elleme..Sen boşver ilaçları, reçeteme umut yaz, sabır yaz günde üç öğün, yaşama sevinci yaz aç karnına, huzur yaz yatmadan hemen öncesine.  Bırak gerisini, elleme.. 



22 Mayıs 2014 Perşembe

Yaşamanın Kokusu Varsa


Kesin vanilyadır. Hatta biraz da şekerli bir koku..Buraları görmemize sebep olan o elmanın pişiğinde çıkardığı kokudur, biraz da tarçınla birlikte, arkadan gelen karanfili de üstüne ekleyerek hatta.. 

Yaşamanın kokusu, mutlaka fırında pişen bir şeylerin kokusu olmalı..

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Pisi Pisi


Bugün İstanbul'un sıcağından kaçmak için günü sahilde geçirdik, biz ve kediler..




Kim demiş kediler anlamaz gün batımından diye?

20 Mayıs 2014 Salı

Ay, Hem Cevizli Ay Hem de Ayyy


Hastalıklara ve kötü haberlere üzülüp normalleşerek, tam normalleştiğimizde ölümlere ağlayıp, yine normalleşerek ve bunlar sürekli birbirini takip ederek geçip giden günler, pek sağlam sinir bırakmadı hiç birimizde..Ayyy...Üstüne biyopsi sonuçları da çok parlak gelmeyince, direkten dönmüş olmanın (şimdilik) hafifliğine karışan "nasıl yani?"si ile birlikte Büyükada'daydık...

Ama adaya giderken yolluk lazım insana; motorda çayın yanına katık etmek için, artanından martıları beslemek için ve bu güzel manzaraya hiç değilse bir kurabiye ile katkı sağlayabilmek için..Tabii bir de sevgili arkadaşım Ebru'nun hediyesi bu şık runner'ı fotoğraflayıp, kendisine bir defa daha teşekkür edebilmek için.. 



İşte pek çok amaca hizmet eden bu ay, Cevizli Ay:

3 su bardağı Un   
125 gr.Margarin         
1/3 su bardağı Pudra Şekeri   
1 tatlı kaşığı Maya
2 Yumurta           
½ kahve fincanı Süt    
1 pk.Vanilya                         
İçi: 
1 su bardağı Dövülmüş Ceviz   
1 su bardağı Pudra Şekeri   
1 çay kaşığı Tarçın
½ kahve fincanı Süt                   
¾ su bardağı Kuru Üzüm          


Un, maya ve ılık süt karıştırılarak 10 dak. bekletilir. Pudra şekeri, vanilya, 1 yumurta, küp doğranmış yağ eklenerek yoğurulur. Üzerine nemli bez örtülerek oda sıcaklığında 10 dak.bekletilir. İçi için bir kapta ceviz, pudra şekeri, süt, üzüm ve tarçın karıştırılır. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılarak her parça 3 cm.kalınlığında açılır. İçine cevizli harçtan konularak rulo yapılır ve ay şekli verilerek yağlanmış tepsiye dizilir. 15 dak.bekletilir. Üzerlerine yumurta sarısı sürülerek 160 C fırında 25 dak.pişirilir. 

Afiyet Olsun..Artık Yetsin...


14 Mayıs 2014 Çarşamba

Kara


Gün mü kara, kaderleri mi? Sadece yüzleri, üstleri başları değil, ekmeklerini çıkardıkları kömür değil, bugün her şey kara..Boğazımızda bir yumruk, kilitlenmiş haberleri takip ediyoruz...Bu acı çok büyük, Allah rahmet eylesin, herkese sabır versin.. 

13 Mayıs 2014 Salı

Mavi-Yeşil






Bu sabah kahvaltı sonrası keyif çayı için adresimiz Anadolu Hisarı oldu, mavi ve yeşilin en deli kucaklaştığı yerdir İstanbul'da..Çalışırken akrep ve yelkovanın arasına sıkıştığımız, trafikte öndeki araba ile arkadakinin plakaları arasında can çekiştiğimiz İstanbul, bizim gibi artık özgürlüğünü ilan edenler için başka bir şehir: dingin, sakin, mavi ve yeşil... 

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Limon Kokusu


Limon kabuğunun o ferahlatıcı kokusu benim için limonatadır. Çocukluğumda yazlıkta, çay bahçesinde satılmak üzere kadınların şekerle yoğurdukları, yoğurdukça kokusu şekere geçen, kadınların ellerine geçen, yapıldığı balkondan yükselerek bizlere geçen limon kokusu, ılık bir akşam üstüdür, yazın ortasında olmanın sevinci, "daha yazın bitmesine çok var" duygusudur.

Belki de bu yüzden bir dönem doğum günlerimi limonlu cheesecakelerle kutladım, o ferahlatıcı rayiha, her seferinde tazeledi beni belki, belki de aldı, çocukluğuma götürdü. Şu aralar dışarıda pek bulamıyorum, sanırım herkes için benim kadar ferahlatıcı bir tat değil. O zaman iş başa düştü, daha doğum günüme çok zaman var ama bugünü bir doğum günü saymalı, Hıdiv Kasrı'ndaki sakin bir kahvaltının üzerine, dünden hazırlanmış limonlu cheesecake ile bugün yeniden başlamalı hayata..Kaldığım yerden değil, daha da ileriden, daha istekli, daha neşeli.."Daha ömrün bitmesine çok var" duygusuyla.


1,5 pk. Yulaflı Bisküvi     
100 gr.Margarin     
1,5 pk. Labne Peynir     
1 çay bardağı Toz şeker     
½ pk.Vanilya     
1 Yumurta     
100 ml.Hazır Krema     
3 tatlı kaşığı Un    
½ Limonun Suyu ve Kabuğunun Rendesi
Süsleme için: 
60 gr.Pudra Şekeri     
1,5 çorba kaşığı Limon Suyu     
Sarı Gıda Boyası



Kelepçeli bir kalıbın dibine yağlı kağıt yerleştirilerek dışı alüminyum folyo ile sarılır.  Bisküviler, eritilmiş margarinle robottan geçirip, un haline getirilir. Karışım kalıbın tabanına bastırılarak yayılır. Buzdolabına kaldırılır.
Bu arada bir kasede yumurta şekerle çırpılır. Vanilya, un, krema, limon suyu, limon kabuğu rendesi ve peynir eklenerek çırpmaya devam edilir. Bisküvi tabanının üzerine dökülür. 
Fırın 200 C’ye ayarlanıp, içine ısıya dayanıklı bir kasede su konur. Cheesecake fırında 15 dk. Pişirildikten sonar fırının ısısı 100 C’ye düşürülüp, 1 saat pişirilir. Süre sonunda fırın içinde soğumaya bırakılır. Fırın iyice soğuduğunda cheesecake fırından dışarıya alınır. Oda ısısına geldiğinde üzeri streç film ile kapatılarak 1 gece buzdolabında bekletilir.
Ertesi gün, bir kapta pudra şekeri, limon suyu ve gıda boyası karıştırılarak bir poşete doldurulur. Poşetin köşesi çok az kesilerek, cheesecake’in üstüne desenler oluşturacak şekilde   sıkılır.

Afiyet Olsun, limon kabuğu ferahlığında bir hafta olsun..


11 Mayıs 2014 Pazar

Annelere


Bütün annelerin anneler gününü kutlar, çocuklarıyla, torunlarıyla, eşleriyle uzun ve sağlıklı bir ömür dilerim. Gül konulu anneler, hepinizin ellerinden öperim.

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Cupcake Kekler


Bu kekler, tüm anneler için..Hayatımıza renk katan, neşe katan, biz çocukken bizimle çocuk olan, biz büyüdüğümüzde daha da çocuklaşan tüm anneler için.. Yağsız, kedi dili bisküvilerinin hafifliğinde bir kek yapıp annesine tattırmak isteyenler için..

1,5 çay bardağı Hazır Krema     
1 pk.Vanilya    
1,5 çay bardağı Toz şeker     
2 Yumurta     
2,5 çay bardağı Un     
½ çay kaşığı Tuz     
1 çay kaşığı Kabartma Tozu    
Süslemek İçin: Hazır Süsleme Şekerleri     


Tüm malzeme bir kapta çırpılır. Kalıplara her birine birer kaşık gelecek şekilde doldurulur. 180 C fırında 25 dak. Pişirilir. Fırından alınınca kalıplarında 10 dak. Bekletilip çıkarılır. Soğuduklarında hazır şekerler ile süslemeler yapılır.  

Afiyet Olsun..


9 Mayıs 2014 Cuma

Sevgi Battaniyesi


Sevgi Battaniyesi örüyoruz. İsteyen kareler örüyor, isteyen battaniye..Gönlünden kopan daha da fazlasını. 

Ben, aylarca motif motif uğraşıp ördüğüm, ama o günden beri kullanmaya kıyamadığım, kimseleri layık bulmadığım battaniyemle katılacağım. Sonuçta minik bir bebekten daha fazla kim layık olabilir ki emekle, umutla, sevgiyle örülmüş bir battaniyeye? Haydi bir ilmek de sen at..




8 Mayıs 2014 Perşembe

Cesaret Dedikleri


Cesaret her zaman değirmenlere karşı kılıç sallamak mıdır? Düşman hep başkaları mıdır ya da? İnsanın kendisi ile mücadelesi, korkuları ile yüzleşmesi, ön yargıları ile savaşması bazen cesaretten bile daha fazlasını gerektirmez mi?

Biz de cesaretimizi topladık ve son gelişmelerden gerekli dersleri çıkarıp, kaderin bize verdiği işaretleri anlamlandırmaya çalışıp, harekete geçtik ve korkusuzca koştuk doktora endoskopi-kolonoskopi için. Zaten korku ne doktordan, ne anesteziden, ne kanserden, asıl korku başka oluyor bu durumlarda.. Sonuçta Türk kadınıyız, canlı canlı dalağımızı al, çıkart yerinden, korkutmaz bizi anadan üryan, hem de kendimizin bize görmediği yerlerimizden yapılacak kontroller kadar..

Ama bakın anlatayım, öyle kolaymış ki bu kolonoskopi. Bir gün önce verilen ilaçlarla birlikte inat etmez de gerektiği kadar bolca suyunuzu içerseniz, işin büyük kısmını gün içinde tamamlamış olduğunuzdan, gece iyi bir uyku çekebilmek bile mümkün..

Kolonoskopi sırasında, sadece gereken süre kadar, 15 dakikacık uyutuyorlar, elinizden üstünden minik bir iğneyle o da..Üstünüzde t-shirtünüz, altınızda arkası hafif sökülmüş gibi uzun bir pijama..Öyle "uzanıp yatıvermiş sere serpe" hallerinde değilsiniz yani. Bir bayan hemşire, bir pijama söküğü, ortada görünecek bir şey de yok, gülünecek bir şey de..Hastanenin şu ifadesine bayıldım "hastaların utanma duygusuna saygı duyuluyor".

Sonuç mu? hiç bir belirti olmamasına rağmen bir polip bulundu, biyopsi sonucunu bekliyoruz, geri kalan ıvır zıvır, öldürmez, süründürmez. Midemde de "yağ dokundu", "gaz yaptı", "şişirdi beni" diye yemeklere bağladığım sıkıntıların sebepleri gastrit, reflü, yine bir dolu Latince ıvır zıvır..Ama asıl sonuç, haberdar olmanın ferahlığı, önlem almanın rahatlığı..

Cesaret, bu sefer boş vermeyip hemen yarın sabah kendiniz için harekete geçmek belki de..Kötü haberi almayı ertelememek, ayıpların sağlığınız karşısındaki değersizliğini kabul etmek ve altın bir tepsi ile size sunulan hayat ikramını reddetmemek...Ailesinde kolon kanseri olan, 50 yaşını geçen veya bu konularda herhangi bir sıkıntısı olanlar..Cesaret, bu yazıyı okuduktan sonra hayatın bütün o hızlı temposu içinde, sizi bekleyenler ve sizden beklenenlerin hepsini durdurup, bir kaç dakika sadece kendiniz için düşünebilmektir belki de..  

6 Mayıs 2014 Salı

Dik Gibi


Dik durabilmek, insan olabilmektir. Acıdan korkmamaktır, gençlik demektir dik durabilmek. Kimsenin sana gülmemesi, acımamasıdır hatta..



Özgürlüktür dik durabilmek, istediğin yer, istediğin zaman, istediğin şekil..Hem de feryatsız, ağlamaksız..Yatağında döne döne derin uykulara dalabilmektir, gülebilmektir kamburunu çıkarmadan sarsıla sarsıla ve bundan pişman olmamaktır..İyidir yani dik durabilmek..

Tamam, tabii, felsefik açıdan da güzeldir dik durmak, mutlaka, ama benimki mevsimsel. Yine baharın sıcak gecelerinin bağlandığı serin sabahlar belime vurdu, iki büklüm dolaşıyorum kaslar ne zaman soğusa, sonra, bir kaç dakika hareket ettikten sonra doğruluveriyorum şöyle, oh diyorum, bahar güzel, dik durmak ondan da güzel...

Umut dolu, sıcacık bir bahar diliyorum herkese, dimdik ayakta..


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...