15 Temmuz 2013 Pazartesi

İstanbul'da Emeklilik


Orta yaşlarda İstanbullu çalışan kesimin hayalidir, "emekli olup, buralardan kaçmak". Ama genellikle çoluk çocuk sorumluluğundan zordur bunu yapmak ve aslında, belki de en derininde, cesaret ister İstanbul'u başka bir şehirle aldatmak...

Bizde durum tam tersi oldu...Yeni hayatımızla birlikte, yıllarca, hemen her hafta Cuma'dan gidip, pazar akşamı döndüğümüz Sapanca'dan ayrıldık. Ağaçların ilacı, çimlerin gübresi, havuzun pH'ı ve özellikle de çatısından terasına her yeri sürekli bir bebek gibi ihtimam isteyen müstakil bir evin, verdiği zevkin yanında derdinin de bize çok geldiğini gördük. 

Ve fark ettik ki, İstanbul, eğer zaman sorununuz yoksa, çok da keyifliymiş, işte bir tembel'in İstanbul'u...


- Herkesin mesaiye başladığı saatlerde, hele de sabahları, her yer çok sakin; koşmak, sahilde piknik yapmak, alışverişe çıkmak, kitapçılarda uzuun uzuuun ve sayfalarını karıştıra karıştıra kitap seçmek, sinemaya gitmek, her şey ama her şey için...Kuyruk yok, hatta sinemalarda çoğu zaman sizden başka kimse yok (ve indirimli tabii bir de)... Romantizme yelken açacaksınız tüm o ıssız saatlerde...

- Hobiniz mi var, bu ülkedeki tüm malzemeler, konu ile ilgili dükkanların önde gelenleri, sergiler, kurslar, aradığınız her şey, aramanıza gerek kalmayacak kadar sizinle...

- Hava durumu artık stres yaratmıyor sizin için. Karın, yağmurun, sisin hepsinin ayrı bir keyfi var, bir yerlere yetişme telaşınız yoksa...Yağmur sizin için bir fincan çay, kar havuç burunlu bir kardan adam ve sis şiirsel bir doğa olayı...


- Zamanında yeterince gezdiyseniz hava karardıktan sonra, yani içinizde kalmadıysa, orta yaşta çok da meraklı olmuyorsunuz fasıla, bara, diskoya ama lunaparklar, salaş balık lokantaları, gece düzenlenen boğaz vapuru turları kısa aralıklarla tekrarlanan ritüeller oluveriyor işte... 

- Eğlence yerleri dışında, isterseniz pazarlarını da gezebilirsiniz İstanbul'un..Nasılsa artık vakit var, istediğinizi istediğiniz yerden seçmek, taşımak, evde pişirmek için...Ve zaten artık sözlüğünüzde "otopark dolu", "park yeri yok" gibi şeyler yok, her zaman müsait en az bir kaç yer var arabanızı park edecek..


- Alışveriş merkezlerinde geçirecek daha çok vaktiniz oluyor ama, eskisi kadar olmuyor ki giysi ihtiyacınız..Sanki artık kirlenmiyor zaten, ofis mi kirletiyordu ki acaba saçımızı, elbiselerimizi ve ayakkabılarımızı o kadar çabuk?  Üniversite yıllarındaki gibi giyinmeniz yetiyor, o kadar sade, o kadar az çeşitle, ama o kadar da rahat... 

- Trafik sıkışıklığına dair anlatacak çok şey yok...Evet, hala sıkışıyor, hafta içinde de gün boyu, tüm İstanbul bir yakadan diğerine geçip duruyor belli ki, o yüzden trafik vaarrr, hep vaarrr.:((..Ama gün içinde trafik biraz daha az ve sizin sabrınız biraz daha fazla:))


- Dostluklar daha telaşsız, hatır sormalar daha ilgili, merhabalar daha sıcak, gülümsemeler daha beklentisiz...Daha da ne olsun :)) 

İstanbul'u yaşamak, İstanbul'u dinlemek ve görmek insanın ona olan aşkını artırıyor...İstanbul'da özgür olmak, aranızdaki "seviyeli ilişki"yi bir "tutku"ya çeviriyor...Yani "sonuna kadar İstanbul" mu? Belli olmaz. İstanbul'da özgürlük, onu öylece bırakıp, ömrünün kalanında kartpostallarda yaşayıp tarifsiz aşkını, gidebilme cesaretini de veriyor insana...o yüzden belli olmaz, hiç belli olmaz...


12 yorum:

  1. insanların yaşam içinde yaşamları ne kadar farklı... algıyı,hissi,tepkiyi herşeyi etkiliyor. aynı şehre bakarken bile şehir başka başka görünüyor... ne güzel görmüş kalbiniz bu şehri. belli ki içinize sinmiş, eee o zaman hoşgelmişsiniz sefalar getirmişsiniz:)

    YanıtlaSil
  2. Son zamanlarda arkadaşlarla da çok paylaştığım bir konuyu siz ne güzel anlatmışsınız. Yaşlar ilerledikçe ihtiyaçlar azalıyor galiba. Öyleyse niye o denli yayıldık ki..Yazlıklar, hafta sonu evleri...Küçük büyük ne çok şey sahiplenmişiz. Dahası bunlara ulaşmak için ne çok çaba harcamışız.
    Ben son zamanlarda "küçülme" dediğim bir yol izliyorum. Hafifliyorum.
    Yazınızı zevkle okudum. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet, aynen biz de bunu yaptık, anlatırım onu da bir ara, yaptıkça, sadeleştikçe, ferahladık...

      Sil
  3. E Elif sen İstanbul'da mıydın yaaa??? Aaaaa, çok şaşırttın beni yahu, çok hem de, dur ben bi kendime geleyim önce ;)
    Bakış açısı şekerim, mecburiyetlerinin olmaması, sorumluluklarının da, e güzelmiş o zaman senin emeklilik İstanbul'da... Amma velakin bana lazım gelen Yalova'da-memleketimde emeklilik :)İstanbul dileyenin olsun ;)
    Fotoğraflara da bayıldım, hele de en baştaki piknik fotoğrafına :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tabii, doğduğum topraklardayım ben, hiç ayrılmadım buralardan, ama hiç de tanımamışım bu zamana kadar, hayat gailesi işte...

      Sil
  4. Çok farklı bir bakış açısından görünenleri çok güzel anlatmışsınız. Ama gözden kaçırılmaması gereken bir şey var; Tarif ettikleriniz elbette doğru ama sizin gözleriniz de olumlu bakıyor. Önceki yaşantınızdaki birçok zahmetten kurtulmanın sevinci ile tabii.

    Emekliliğiniz hayırlı olsun, sağlık ve huzurla çok uzun yıllar "hürriyetinizin " tadını doya doya yaşayın.

    Sevgilerimle


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim, aynen anlamışsın beni, her zamanki gibi :)

      Sil
  5. büyük şehirlerin olanaklarını çok severim... 6 yıl önce gelibolu ya yerleşince çok daraldım... ama beraberinde bir dinginlik, bir yavaşlık, bir sakinlik de gelmişti yaşamıma... büyük şehirlere gittiğim zamanlarda da çok yorulduğumu hissettim, hissediyorum... sanırım ben artık küçük bir kasabada hatta bir köyde yaşlanmak istiyorum... bir parça yeşillik ve biraz mavi olsun yeter. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eee, senin ruhunda bir farm girl var ruşencim, yeşilsiz, mavisiz kalamazsın sen, sen hep dersin ya, herkese göre değişir zevkler, bu da böyle..Ama ne güzel çok farklı iki kişinin böyle arkadaşlık edebilmesi...

      Sil
  6. Hem emekliliği hem İstanbul'u ne güzel anlatmışsınız. Hayat bu işte.

    YanıtlaSil

Ne dersiniz?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...