Pek de gülmekten hoşlanmayan bir genç kızken, bir gün fark ediverdim gülümsemek için seni gülümsetecek şeyleri beklememek gerektiğini..Tılsımlı bir şekilde, sen güldükçe geliyordu gülümseyecek şeyler sanılanın aksine..Sen gülümsüyordun, o an gevşeyiveriyordu bedenin, zihnin, iyi geçiyordu sınavlar...Sen gülümsüyordun, karşındaki de sana gülümsüyordu aynadan yansıyan gülen aksin gibi..Sen gülümsüyordun baş ağrın geçiveriyordu, baş ağrının geçmesini beklemene gerek yoktu gülümsemeye başlaman için..Büyüyü yaşadıkça, daha çok yer vermeye başladım hayatımda...
Sabah gözümü ilk açtığımda, şöyle bir yoklayıp bedenimi ve içinde uyandığım ılık yatağı "vay be, sapasağlam uyandım sıcacık evimde yine "diye gülümseyerek fırlıyorum yataktan..Yılların deneyimi ile biliyorum ki bu mutlu kalkış, bağışıklık sistemimi güçlendiriyor, sindirim sistemim başlıyor o anda çalışmaya..
Yine yapılacak işler var..Kahvaltılıklar yerleşecek masaya, çay demlenecek..Bütün bu işlere başlarken koca bir gülümseme lazım, bu kadar kahvaltılığımız var mutfakla salon arasında gidip gelip masaya taşınacak, demleyecek çayımız var yine evimizde..Bu gülümseme ile gevşiyor vücudum, sinirlerim ve başlıyorum sözlerinin bir kısmını bildiğim, bir kısmını birazdan uyduracağım bir şarkıyı mırıldanmaya..
Ev halkını uyandırmak lazım, önce kocaman bir gülümseme sonra içten bir "günaydın"la, belki de o güne uygun başka bir şarkıyla..Sevdiğimle ilk iletişimim olacak bu gün bu gülümseme, en özellerinden, en kocamanlarından biri olmalı, öyle sıradan bir gülümseme değil..
Gün boyu, insanın yüzünde zaten istemsiz gülücükler oluşturan hobilerle geçen dingin zamanların, keyif anlarının dışındaki görevler, sorumluluklar ve hayatın rutinine dair her an, elde hiç bir şey yoksa bile bir gülümseme var..Çarşıda pazarda size dirseğini saplayıp sıranın önüne geçen hanıma bir gülücük..Vücudunuzun salgıladığı o endorfin gidip tam da onun kalbine değiveriyor, artık dostsunuz siz rakip değil..Matkap sesleri ile gecenizi gündüze çeviren komşuya bir gülücük..Gevşeyen sinirleriniz sizi geri dönüşü olmayan bir ağız dalaşından korurken, görün bakın ona nasıl bir utanma duygusu veriveriyor..
En ağrılı anlarda bir gülücük, varlığını bu ağrı sayesinde fark ettiğiniz organlarınıza, kaslarınıza şükrederek hem de..Sizde uyanan o pozitif duygular, en etkili ağrı kesiciden daha etkili..En sıkıcı işleri yaparken ofisinizde, yine angaryaları bulmuşken tam da masanızın ortasında ve hatta kucağınızda, "bende bunların altından kalkabilecek yeteneğin ve sabrın olması ne harika" diyerek yüzünüze yayılan bir gülümseme, yetenek ve sabrın yanına başarıyı da katacak..Kendinize güveninizi gözle görülür hale getirecek.
Hastanızın yanında yüzünüzdeki gülümseme, sadece sizin değil onun da korkularını silecek, gerginliğini azaltacak, "neden ben?" öfkesini bile "şükür"e dönüştürecek..
Gülümsemek tansiyonu düşürürmüş, şekeri dengelermiş, kötü huylu tümörlerle mücadele için bile faydalıymış. Tıbbi kısımlarını bilemem, ama bildiğim bir şey var ki, gülümseme gülümsemeyi doğuruyor, gülümseyen insanların yanında hep gülümseyen insanlar oluyor ve gülümseyerek yapılan yemeğin bile lezzeti farklı oluyor..
Ben de gülümseyerek okudum bu güzel yazınızı,daha çok kitleye ulaşmalı daha çok gülümseme kazandırmalı hayata...sevgiler
YanıtlaSilBazen hayatın rutinleri içinde mutsuz olmasak da unutuyoruz gülümsemeyi,tekrar hatırlattığın için teşekkürler, zira bugünlerde çok somurtuk dolaşıyorum evin içinde,ve sana da kocaman bir gülücük gönderiyorum arkadaşım :DDD
YanıtlaSilişte, bulaşıcı demiyor muyum? Sizdeki bu gülümsemeler, geldi benim yüzüme yerleşiverdi işte, iyi ki varsınız, gülücükler hepinize..
YanıtlaSilsen beni nası gülümsettin bilsen:))))
YanıtlaSilNe kadar da doğru yazdıkların, bazen unutuyoruz gülümsemeyi çekilmez işleri daha da çekilmez hale getiriyoruz. Mutluluk insanın içinde dışarıda aramamak lazım. :)
YanıtlaSil