Pek de kahve içilmeyen bir evde büyüdüm ben, zahmetliydi bir kere kahve pişirmesi, belki masraflı, belki öyle uzun keyif zamanlarını hayattan çalamayacak kadar meşguldü ev halkı, belki dünyevi keyiflere öyle özel bir tat, özel bir servis, özel bir an ayırmak istemeyecek kadar vazgeçmiş..Ya da öylesine, sadece tercihleri çaydan taraf olduğundan hep, bütün gün ocaktan hiç inmeyen, kışları ise sobanın üstünde sürekli tısırdayan o büyük ağır çaydanlıktan taraf olduğundan..
En kahveli günler dayımların bizi ziyaret ettikleri o bir kaç hafta olurdu evde, annem, sanki dayımla yengemin gizli bir örgüte üye olduklarını fısıldar gibi fısıldardı kulağıma "dayınların her sabah kahvesi vardır" diye ocağın küçük gözünün başında köpüklü bir kahve yapabilmenin tüm konsantrasyonu, özeni ve marifeti ile..
Benim için de ilk gençlik yıllarımda pek gereksiz, pek "evliliğe hazırlanan ev kızı" çağrışımları yapan, pek "avam" Türk Kahvesi, ben daha bir fincan adamakıllı köpüklü, hani "üzerinde takunyayla gezilecek" cinsten köpüklü bir kahve pişirmeyi ve başkalarının pişirip tepsiye koyduğu bir fincan kahveyi tabağına döküp saçmadan taşıyabilmeyi öğrenemeden, neyse ki modernleşiverdik bir gün.. Memlekete hazır kahvenin gelişi ile birden "muasır medeniyetlere" ulaşıverdik. Bizim minicik evcilik oyunlarındakilere benzer fincanlarımıza benzemeyen o maşrapa gibi fincanlara, şimdiki adıyla kupalara doldurup doldurup içerken, bahanemiz vize-final gecelerinde uyanık kalabilmekti, okul kantinlerinde sohbet edebilmekti, iyiydi bu kahve, güzeldi, büyüdüğümüzü sanırdık tepemize dikip her fincanla..
Benim kahveyi sevmem son 5-10 yıllık meseledir özetle..Tadından çok anlamını severim kahvenin. "Bir kahve içelim mi?" demek, "her şey yolunda, haydi huzurla bir de kahve içelim" demektir bizde, "bu kararı vermeden önce bir konuşalım" demektir, "biraz yorulduk ama değdi, mutluyuz şu an" demektir, "baş başayız, iyiyiz böyle, haydi var mısın birlikte susmaya" demektir, "anlatacak çok şey var, dur biraz, haydi gel konuşalım" demektir, hayattan bir an çalıvermektir sadece kendimiz için hiç bir bedel ödemeden ve karşılığını hiç beklemeden..Türk Kahvesini yanında çikolatayla, lokumla, hurmayla, kuru kayısıyla, kuru incirle, Hazır Kahveleri waffle ile, kepekli bisküviyle, ev yapımı keklerle, kurabiyelerle, ama illaki yanında sevgiliyle severiz biz.
Şimdi, bu akşam, her şey yolundayken, huzurumuz, sağlığımız yerindeyken çok şükür, post yazmaktan yorulmuşken parmaklarımız ve okumaktan kurumaya başlamışken gözlerimiz, baş başayken, böyle iyiyken ve susarken, anlatacak daha pek çok şey de varken hazır, bir kahve içelim mi?
KAHVE İÇMEYE GELDİMMM:)
YanıtlaSilNasılda güzel özetlemişsin ki, hayran kaldım ben! Nelerde sığdırmışız-sığdırıyormuşuz şu kahveye... Keyif kahveleriniz hiç eksik olmasın.
YanıtlaSilÇok güzel olmuş yazınızı keyifle okudum . Kahve keyfi birlikte içelim mi ? Sevgiyle kalın .😊 👍 ❤
YanıtlaSilEvettt, ancak bu kadar güzel anlatılır, kaleminize ve elinize sağlık, çok beğendim..
YanıtlaSilKahve benim için, birçok güzel anlam ve içimi ısıtan hatıralar demektir. Çok keyifli bir yazı, elinize sağlık.
YanıtlaSilElifff bu fotoğraftaki yer Kahveci Fazıl Bey değil miii???
YanıtlaSilEvet evet, Kadıköy'deki..Gider misin sen de?
SilGitmezmiyimmm,İstanbul'a her gelişimde mutlaka uğrar birkaç saatimi orda geçiririm güzel dostlarımla...Daha çok da şu İskele'ye yakın olanına gideriz...Hatta onla da yetinmez damla sakızlısı ve kakuleli kahvesinden mutlaka evime ve arkadaşlarıma da alırım dönerken...
YanıtlaSilOrda içtiğim kahvenin ve sohbetin lezzetini hiç bir yerde bulamadım şimdiye kadar Elifcim, çok ayrı bir yeri vardır Fazıl Bey Kahvecisinin bende, fotoğrafı gördüğümde kalp atışlarımın sesini duymanı isterdim...;))
Çok ama çoook teşekkürler ayaklarımı yerden kesen bu güzel yazın ve fotoğrafın için...
Yakın zamanda gidersen lütfen benim yerime de bir yudum al kahvenden olur mu?..;)