Boyayamayacak, işleyemeyecek, pişiremeyecek kadar yoğunum yani İstanbul'la hasret gidermekle ve şükrediyorum sürekli olarak..Başka coğrafyalarda insanlar için hayal olan o kadar çok şey bizim için öyle rutin ki, öylesine sıradan ki onlar için olağan dışı bütün bu güzellikler..
Sahilde yürürken martılarla selamlaşmak..
Sabah sıcak güneşle uyanıp, öğlen bir "ahmak ıslatan"a yakalanıp, günü ılık bir akşamla kapatmak..
Çeşit çeşit malzemeyle bir şeyler pişirip, güzel tabaklarda, sadece küçük bir gülücük karşılığında sevdiklerine sunabilmek..
Sokak çeteleri tarafından korunarak, güven içinde çayını yudumlamak..
Evi dolduran sessizlik ve çörek kokuları arasında uzanıp, bir derginin sayfalarını ağır ağır çevirmek...
Apartman kapısı üzerine yerleşen kedinin hatırını sormadan yürüyüşe başlamamak..
Rahat ettiğim koltuk, sevdiğim yastık, bunları sizlerle paylaşabildiğim fotoğraf makinası ve hepsini farkedebilmeme imkan veren sağlığım..
Neden şükrettiğimi anlatabildim mi?
Herkese şükretmesi gerekenleri farkedebileceği ve şükredeceği bir gün diliyorum..
Benim günüm böyle geçecek..
elift hayatın küçük sırlarındaki mutluluğu fark edip, bize de fark ettirdiğin için teşekkürler....öyle işte çok yakınımız da, uzak sandığımız çok şey....
YanıtlaSilAhahaha kediye bayıldım. Ve o kadar güzel söylemişsin ki 'Başka coğrafyalarda insanlar için hayal olan o kadar çok şey bizim için öyle rutin ki, öylesine sıradan ki onlar için olağan dışı bütün bu güzellikler..' bayıldım bu söylemine :)
YanıtlaSilşiir gibi anlatmışsın rutin gününü.ağzına sağlık. gerçekten şükretmek gerek farkında olmadan geçirdiğimiz değerli zamanlarımıza ve sağlığımıza.bize farkettirdiğin için de teşekkürler
YanıtlaSilbutun kareler birbirinden guzel..hos
YanıtlaSilcayimin yanina bir kurabiye alicaktim:)bu aralar dikkatli davranmaya calistigim icin elimi cektim:)))))
sevgiyle kal
Bin şükür.....
YanıtlaSil