Yemek merakım okumakla başladı, daha doğrusu okumayı öğrenmeden önce evdeki fasikül fasikül yemek dergilerinin fotoğraflarına bakmakla..Cin Ali'li günlerim ile aynı zamanlara denk gelir benim sarı rengine aşık olduğum Hollandez Sos tarifini okuyuşum.
Evde çok yemek dergisi vardı, çok yemek kitabı vardı, annem sabahları yeni başlayan kadın saatinde anlatılan yemekleri not alırdı mutlaka, gittiği gezmelerden elinde "filanca hanımın kekik" notlarıyla dönerdi, evdeki her çekmeceden yemek tarifleri çıkardı, ama o yemek tarifleri, o büyülü tarifler hep beklerdi..Bazısı sunulmaya layık bir misafiri, bazısı gerekli malzemeleri, bazısı annem'in eşref saatini, ama beklerdi, hep beklerdi..Sanki o yemekler, başka bir dünyaya aitti, o dünyada insanlar o süslü sofralarda, o adı zor telaffuz edilen yemekleri yerler, yanında da birer kadeh şarap içerlerdi hep.. Kocaman ve her yerinden iplerle bağlı rosto denen etlerle beslenirdi o insanlar, "rom" diye bir şey olurdu tatlılarında, kahvenin yanında servis edilen konyaktan hemen önce yedikleri..Tanımadığım baharatlar koyarladı yemeklerine, salatalarının üzerine de domates kabuğundan güller..
Sonra, ilkokul 5. sınıfta ilk kurabiyemle başladım pişirmeye, üzümlü kurabiyemle ve arkası geldi...Ortaokul'da Pazar sabahları herkesten önce kalkar, annemin çeyizi yemek takımları ile o dergilerdeki kahvaltı sofralarının benzerlerinden hazırlardım, lise'de kek-kurabiye çalışmalarını oldukça geliştirmiştim ve evlenip yemek pişirmeye başladığım ilk günlerde karar verdim, benim mutfağımda "o büyülü tarifler" pişecekti hep ve öyle de oldu...Yıllar boyunca ve tabii şimdi de, "kafkas çorbası", "beef stragonof", "napoli pizzası", "brownie" ve daha niceleri pişti, pişiyor da bizim mutfakta...Yıllardır, bir pişen bir daha çok nadir pişiyor, çünkü denenecek öyle çok lezzet var, yemek tarifi dünyası öyle uçsuz bucaksız ki...
Ben asla dergilere, kitaplara hapsetmedim heveslerimi ve alıp hepsini bir bir özgürlüğe kavuşturuyorum, yemek masasına doğru uçuruveriyorum hepsini mutfaktan...Bize gelenler biliyorlar ki, farklı bir şeyler yiyecekler görünümüyle, tadıyla, sunumuyla...Ve genellikle de sorarlar "annenden geçti değil mi sana? O da meraklı mıydı?" diye ve ben hep şöyle yanıtlarım onları gülümseyerek ve şimdi sizlerle paylaştığım bu sırrı hiç açık etmeyerek "evet, annem de çok meraklıydı yemek tariflerine, çook"
E annenden geçmiş işte :))
YanıtlaSilSüpersin Elifçim, kıskançlıkla ve takdirle okudum yazını, ne iyi yapıyorsun yeni şeyler deneyerek oysa ben tamamen annemin kızıyım bu konuda, bildik tencere yemeklerinden öteye pek fazla geçemedim, ufkumu bir türlü genişletemedim :(
okudukca kendimi gordum, benimde ayni bir kere yaptigimi tekrar yapmak zulum gibi gelir hep yeni tarifler denemek istiyorum ve onune gecemiyorum.
YanıtlaSilCanım ne güzel anlatmışsın mutfak serüvenini...
YanıtlaSilBüyük bir keyifle okudum...
Yemek masalarına uçan tariflerin bol olsun, keyif yanında dursun...
sevgiler ...