15 Ağustos 2013 Perşembe

Sakin


Aslında hiç sakin olmadım ben hayatımda..Bakkala koşa koşa gidip gelen, evde odalar arasında koşan bir çocuktum. Eğer ayaktaysam koşardım yani, biraz da Forest Gump gibi yani, ya da oturduğu yerde elinde kitabıyla saatlerini geçiren.. 

Ama şimdi, yeni hayatımıza başladığımızdan beri eğitiyorum kendimi sakin olmak için, tadını çıkarmak için o an elimdeki işin ve anın, öğrenciyim yani hayat okulunda hala (bu arada, ben şapkalarımı istiyorum, "hala" derken şapka kullanmazsam, kafam üşüyor, "halen" gibi olmuyor, teyze gibi oluyor yaaa)...


Mesela önlük takmadan çalışmıyorum mutfakta, aynı anda ocağın tüm gözlerinde birden bir şeyler pişirmiyorum, sırayla, yavaş yavaş..Bazen bir tam günü sabahtan akşama mutfakta geçirdiğim bile oluyor bu uğurda, ama asla aceleye gelmiyor hiç bir şey. Oda ısısında filanca saat bekleyecek tüm hamurlar, tam da o kadar bekliyorlar, kısa kesmek yok. Ve bir kaç tencerede bir, şöyle güzel bir türk kahvesi veriliyor kocayla birlikte, yemekler demlenirken demlenmek için onlarla birlikte, diğer tencerelere enerji ve güzellik toplamak için...

Mesela, hikaye ne kadar sürükleyici olursa olsun, bir solukta bitmiyor hiç bir kitap. Mutlaka arada bir durulacak, es verilecek, iki bölüm arasında bir fincan hazır kahve alınıp, şöyle bir camdan caddeye bakılacak, sahilden geçen gemilere göz atılacak, biten bölüm kafada şöyle bir evirilip çevirilecek ve kitabın damakta bırakılan tadı, kahvenin tadına iyice karışmadan tekrar dönmek yok kitaba..

Ve alışverişler, bir şeyler alabilmenin, bir şeyler yiyebilecek kadar sağlıklı olmanın, yiyeceklerin kokusunu, rengini, tazeliğini hissedebilecek tüm organlara sahip olmanın ve en önemlisi de hayatında bunları paylaşabilecek birinin varlığının ne kadar özel olduğunu hiiiç unutmadan yapılıyor artık benim hayatımda...Aynı gün değil, konularına göre farklı günlerde...Taze sebzeler-meyveler seçilerek, koklanarak torbalara dolduruluyor, başka bir gün semizinden tavuklar seçiliyor, diğer bir gün en parlak gözlü balıklar....Market günü, market ürünün üzerindeki tüm yazılar, en çok da katkı maddelerine ve besin değerleri tablosuna bakılarak...  

Sabah erken saatlerde uykuya küçük bir ara verip, biraz şehrin başlayan telaşını izledikten sonra uykuya kaldığın yerden devam edip, uyanmak için saate değil, güneşe bakmak, uyumak için de sadece göz kapaklarının çağrısına kulak vermek...Sakinleşmek, dinginleşmek, koşmayıp yürümek...Öğreniyorum, öğreneceğim, hayat okulu hep devam ediyor, heeppp...


7 yorum:

  1. Yaşam keyiftir.Yaptığın işten keyif alabilmek önemli olan o

    YanıtlaSil
  2. nede güzel bi yazı bayıldım.çok doğru şeylere temas etmişsiniz....

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel yaşmışsın]]hayat güzel yaşamaya değer!!Sağlıkla günümüzü güzel geçirelim..sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. Elif Hanim ne guzel anlatmissiniz..Sozde teknoloji sayesinde herseyin kolaylastigi hayatimizda saatler yetmez oluyor ve hicbirseyin tadini cikaramadan yapiyoruz gunluk isleri..Dusundurdunuz beni..cok guzel anlatmissiniz herseyi :)
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  5. Ne de güzel yazmışsın. ellerine, yüreğine sağlık. bambaşka bir boyuta geçidiniz beni

    YanıtlaSil
  6. Çooook güzel bir yazı olmuş canım. Ellerine sağlık. O kadar önemli bir konu ki gerçekten. Aslında ne kadar sık koşturmaca halindeyiz değil mi. Arada bir durmak ve bulunduğumuz zamanı dolu dolu yaşamak gerek. Kendimi sorgularken buldum yazını okurken...
    Teşekkür ederim...
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  7. Herkese bir an durup, yazımı okuyup yola öyle devam ettikleri için çoook teşekkürler..Öpüyorum çok..

    YanıtlaSil

Ne dersiniz?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...