Anlamıştım bu serüvenin çok da uzun sürmeyeceğini daha iş hayatımın ilk yılını dahi tamamlamadan yaşadığım ilk şirket birleşmesiyle..Her ne kadar tüm şirket birleşmelerinde, satın almalarında ve isim değişikliklerinde işverenler işsiz kalanlara iş arayabilecekleri içinde faks cihazı olan bir ofis temin etmekten, emekliliğine çeyrek kalmış yöneticileri Türkçe-Matematik sınavları ile yeniden seçmeye kadar türlü çeşit imkanları sunmuşlarsa da ve ister beğenin ister beğenmeyin, her zaman yeni yapıda yeni bir pozisyon teklif etmişlerse de, anlamıştım ben.
Kebapçı dükkanlarının camlarındaki “Devren”
ilanlarında olduğu gibi, bir kebapçı masası-sandalyesi gibi yeni işverene
devirle geçen günlerimde anlamıştım ödenen maaşın "kara kaşımız-kara gözümüz"e
olmadığını, "gidenin yerine yenisinin" çok kolay gelebileceğini ve buna en az da
patronların üzüldüğünü..
Bu sebeptendir ki, yaşarken,
çalışırken, gezerken, hep o beklenen son için hazırlıkla geçirdik vaktimizi,
özel emeklilik sistemleri ile ilgilendik, kendimizi “nasıl olsa çalışıyoruz”dan
kaynaklı o tüketim sellerine kaptırmamaya gayret gösterdik, hep cüzdanımızda
olanı harcamaya dikkat ettik, çalışma hayatımızdan uzun olabileceğine
inandığımız herhangi bir borca, krediye, söze, vaade hiç girmedik.
"Bir gün aniden işi bıraktı”, “güneyde
bir sahil kasabasına yerleşti”, “şu yaşında paraşütçü oldu”, “memuriyetten ayrılıp,
aşçılığı seçti” gibi her gazete haberinin en sıkı okuru oldum bu dönemlerde. "Şalteri attıran" o bir tek kelime, tavır, insana bu cesareti veren o anı hep
merak ettim.
Sonra baktık ki, bu bir “an”
değilmiş aslında. İnandığınız etik ilkelerle, sadece doğruları söyleyerek, olduğunuz
gibi görünerek, stratejiler izlemeden ve etrafınızda izlenen stratejilere kaptırmadan karakterinizi varabileceğiniz en tepe noktaya vardığınızda, karnını doyurma,
barınma, ısınma gibi temel ihtiyaçlar dışındaki tüm ihtiyaçların birileri
tarafından "ihtiyacınız"mış gibi gösterildiğini ve buna inanmanız halinde" emekli
olana kadar" değil, bir gün birileri "yeni bir ihtiyaç icat etmeyene kadar" çalışmanız gerektiğini fark ettiğinizde, o büyülü süreç başlıyormuş.
Bir de 40’a yaklaşırken insan ne
istediğini, neden istediğini, nasıl bir insan olduğunu, nasıl bir insan olmak
istediğini daha çok “düşünmeye” ve işin fenası “bulmaya” da başlıyormuş. Bu
farkındalıkla sabahları yatakta biraz daha uyku, sevgilinin eli ellerinizde
biraz daha romantizm, öğlen yemeklerini biraz daha yavaş yemek, biraz daha
üretmek, ailenizin yaşlıları ile biraz daha fazla vakit geçirmek, sizin kolayca karşılayabildiğiniz temel ihtiyaçları kendisine dert olan insanlarla biraz
daha hayatı ve elinizdeki paylaşmak ve para ile alınamayan daha pek çok şey
paranın önüne geçtiğinde, artık "zehir"i aldınız, kurtuluş yokmuş.
Rahat ve sizi yansıtan kıyafetler
giymek, onca para döktüğünüz evinizi, eşyalarınızı eve gelen yardımcıdan daha
çok kullanmak, radyatör peteklerinin sabah başlayan sıcaklığının tadını
çıkarmak, apartmandaki komşularla karşılaşmak, öğlen servislerinde apartman
görevlisine kapıyı açmak, bazen bir bütün günü yemek pişirmekle geçirebilmek,
aklına geldiği gibi bir şeyleri boyamak, örmek, telaş etmeden üretmek,
ürettiklerine kendinden bir şeyler katabilmek, gözlerin yorulana kadar okumak, parmakların ağrıyana kadar yazmak, bazen de durmak, hiç bir şey yapmadan, düşünmeden, sadece ve sadece durmak...Evde hangi eşyaları kullandığını
tespit edip, sadece onlarla yaşamaya başlamak, seni "daha ciddi, daha kariyer
sahibi, daha çalışkan" gösteren tüm kıyafetlerinden soyunup "daha rahat, daha emekli, daha tembel" bir hayata başlamak..Hayatının ikinci yarısında yeni bir hayata merhaba demek..
Her seçimde bir de vazgeçiş gizlidir
tabii. Bu yeni hayatta da olmaz mı? Paraya dair büyük hayallere yer yok artık
bir emeklinin hayatında..Bazen daha çok düşünmek, daha çok tartmak da gerekiyor
harcamaları..Ama seçiminiz mutlu ediyorsa, vazgeçtikleriniz de mutlu ediyor.."Olmadan
da oluyormuş" diyorsunuz her vazgeçtiğinizde, “olmadan nasıl yaşamışım” derken
seçiminizle kavuştuğunuz parayla değil zamanla ölçülebilen her lüksünüze..
Şimdi, yıl sonunda 4. yılını tamamlayacağımız
yeni hayatımızda martılara simit atarken vapurun güvertesinden, bana verilen
tüm hedefleri gerçekleştirmiş hissediyorum kendimi, mahallenin tanıdık kedileri bacaklarıma sürterek kuyruklarını motive ediyorlar beni onlara yine ve daha fazla mama getirmem için, daha önce hiç açıkken rastlayamadığım
o manavla her selamlaşmamız terfi gibi, en güzel makam arabalarından daha sıcak
oluyor şu çift katlı belediye otobüsleri eğer mesai saati içindeyseniz ve sahil
yolundan gidiyorsa bir de..
"Kader" deyin, "evren dileğimi verdi" deyin, "çok isteyip çok çalışıp ulaştım" deyin, "kısmet" deyin, "nasip" deyin..Ama
hep dediğim gibi eğer bir an durup da olmak istediğiniz yeri düşünürseniz ve
olmak istediğiniz yerde durursanız, mutlusunuz..Yoksa yaşadığınız başkalarının
hayatı, siz değilsiniz..
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilElifim nasıl güzel anlatmışsın ne kadar imrendim bilemezsin. Ben işimi seviyorum aslında, yani kendimi bildim bileli hep bu mesleği yapmak istedim ama o zaman hobilerim yoktu. Bu hobilerle ilgili hayallerim yoktu falan... İkisinden de vazgeçemem muhtemelen ama Ela'dan sonra ikisi birarada yani hem çalışıyo hem de emekli gibi bir hayat sürüyoruz eşimle. Öğlene kadar keyif, öğleden sonra iş. Ya da mesaiyi erken noktalamak, bazı günler çalışmamak gibi. Bakalım zaman ne gösterecek...
SilYazdığın yoruma gelince, sen de beni ağlattın bilesin:) Korktum demişsin ya, ben de, hem de çok. Hiç istemedim, yıllarca direndim hatta ama bir gün aniden neden olmasın dedim ve çok şükür oldu. Beni tanıyan herkesin dilinde aynı cümle:Birgün Bahar'ın da kucağında bebek görecekmişiz ya inanamıyorum...Düşün artık... Kendine iyi bak Elifim, sevgiler:)
Ne güzel bir denge kurabilmişsin, çok şanslısın, çok öpüyorum seni de bebiş'i de..
SilBende emekliliği bekledim çok yorulmuştum ama bir buçuk yıl iyi geldi sonra nedense (ki neden belli) sıkıldım. Ellime geldim ama iş arıyorum ve emekliliğini senin gibi programlı, dışarıyla bağını çok koparmadan geçirenlere gıptayla bakıyorum, bu birazda karakter meselesiymiş Elif ciğim, tüm uğraşlara rağmen kural istiyorum sanırım daha verimli oluyorum o zamanlarda. Neyse uzattım :)) kendini mutlu hissetmen çok güzel, gönlünce olsun her şey :))
YanıtlaSilGaliba benim avantajım eşimle birlikte olmam, 2 arkadaş daha kolay geçiyor emeklilik günleri..Hayırlısı olsun, o enerjin varsa, neden biraz daha çalışmayasın ki, demek ki şu an olmak istediğin yer orası..Gönlünce olsun herşey..
SilTam da bunu düşündüğüm günlerdeyim... Aslında 6 yıl önce de düşünmüş iş hayatımı sonlandırmış, o özlenen hayata kavuşmuştum... Ama rahat battı... ama salt onu suçlamayayım; başka şeyler de battı... hasılı kelam üç yıldır beni gerçekten çok yorduğunu hissettiğim bir iş yaşamı içindeyim... çok yoruluyorum ama iki işimi de severek yapıyorum... Yine de... İstiyorum... bir gün "bit" diyeyim... bitsin!
YanıtlaSilSende bitene kadar bitmiyor o koşturmaca, ağzının tadı yerinde olsun da, "bit" deme günleri nasılsa gelecek bir gün..
Silelifim....bu ne guzel icini dokus.
YanıtlaSilsiz genclere bayiliyorum,,,hos bende daha cok gencim ama:))))))))))))
hayat o kadar kisaki elifcim,,,inanilmaz bir hizla ilerliyor.
arkana bakicak zaman yok.
istediginizi yapin..guzel yasayin ...diyorum ama
benim kizim 81 gogumlu...roberti bitirdigi sene,tam o korkunc depremin bir kac gunu amerikaya uctu... o donemlerde diger kizimi kaybetmistim.bogaz icinde ilk senesiydi..
neyse uzatmiyim,,,ikinciside gitti...ben hep 4 senenin sonunda donucek derken,,,mastir,doktora
derken fas asilli bir damadim oldu ...iki torun.... kaldi ,,gitti
anliyacagin.niye bunlari yazdim
gecen sene 6 ay oradaydim,,,yaninda kizimin
bir konusmamizda dediki...anne elimden gelse isimi birakip,,,daha rahat yasicam
esiyle birlikte unuversitede ogretim gorevlisi...okulu harika bir yerde ...goleun kenariinda,,cok taninmis bir okul...floridada
10 sene oku...uzaklarda ..ne zorluklar
sonra acaba isimi biraksammi diye dusun!!!!!!!!
buda madolyanin diger yuzu...cok uzulmustum duyunca
neyse unuttuldu o sohpet devam ediyor..
zor tabi iki cocukla,,,ama hangisi dogru bende bilemiyorum
senin icin hayirli olsun...yasamin guzelliklerle dolsun
seni kocaman opuyorum
icim ne doluymus meger:))))))))))))
Tabii, ruhun hepimizden genç senin..Sağlık olsun, ağız tadı olsun da, ister işte, ister evde, nasıl olursa olsun..Gönüller bir olsun ..
Sil