Hafif rüzgarlı, hafif bahar ama hafiften kış havasını yakalamışken şöyle güzel bir yürüyüşün ardından İstasyon Çay Bahçesi'nde o nefis çayın keyfini çıkarmışım, olduğum yerden, kendimden, her şeyden şöyle bir uzaklaşmışım, yenilenip dönmüşüm, derken "izleyiciler" gadget'ıydı, blogum kayboldu da tekrar bulundu da derken, aklım çıkıyordu yahu, ne badireler atlattım sormayın. Olsun, adreslerimizin sonuna eklenen "tr" için canımız feda..
Konuya dönebiliriz artık, blogumuzu geri bulduk ya..Allah fakir bloggerı sevindirmek için blogunu kaybettirir sonra buldururmuş ya, bir de karı-kışı kaybettirip bulduracak galiba bu sene..Dışarıda kar yoksa da, evde beyaz keçe var dedim, bu "Kardan Abla"yı diktim işte..Peçete dekupajı ile süslediğim minik bir saksıya oturtmayı da ihmal etmedim. Madem oynuyoruz, tam olsun her şey..
Erkekler için her şeyin bir amacı olmalı, her şeyde fonksiyonellik ararlar, ama biz, sadece yüzümüzü güldürsün, eve renk katsın, yumuşacık olsun bir de, yeter bize..Zaten kadınlar olmasa ekonomi olur muydu hiç, harcama olur muydu? Süs, renk, oyun olur muydu hayatta?
Sevdim seni Kardan Abla, iyi ki geldin, hem de kardan önce...
Kardan ablanın kafasındaki taçtan istiyorum acilen :) Çok beğendim zira :)
YanıtlaSilKeşke gerçeği gelse artık di mi Elif...
tarifbul abla
YanıtlaSilvery good thanks