Bazen her yer çok sessiz geliyor...Aynı filmlerdeki gibi fonda bir müzik bekliyor insan, şöyle bir kulak kabartıyor. Duyamazsa? Duyamazsa da dert değil, hemen başlıyorum ben içimden mırıldanmaya, sözlerini biliyorsam o kötü sesimle kendime bildiğim-bilmediğim en güzel şarkıları söylemeye... Şu iskelenin ardındaki birazdan yağacak yağmuru getirecek gri bulutlara bakıyorum, başlıyorum "meelancolieee"
Fonda müzik olmalı, olmadan olmuyor...Sabahları tam da yataktan doğrulurken, göz kapakları ile savaş verirken uyanabilmek için Barış Manço seslenmeli "bugün bayram, erken kalkın çocuklar"..Sağlıkla uyandığımız her gün bayram değil mi zaten?
Sonra, dönüp bakıyorsun sevdiğine, o sabah da seninle uyandığına için minnettar seyrederken yüzünü, kapalı göz kapaklarını, müzik başlamalı tekrar, "you wake up, suddenly you're in loveee"..Ve "çay"la başlayan o günlük işlere koyulurken "aaahhh, bu hayaat çekilmez, sevdan olmasaaa"...
Doktor randevularında "hastane önünde incir ağacı", hele de akşam saatlerindeyse "akşam güneeşiii"..Daha da duygusallaşırsak, "teaarrs in heavveennn"..
En şık giysilerle akşam yemeğine hazırlanırken "lady in reeeeedd" ve tabii "everything I doooo, I do it for youuuu".
Evet evet, fonda müzik olmadan olmuyor, ya birileri bir şeyler çalsın ya da biz kalbimizdeki müziği çalıp, dinleyelim..Ama müziksiz olmuyor, eksik kalıyor sanki hep bir şeyler..Söylenmemiş kalıyor, anlatılmadan unutulmuş, açıklanmadan bırakılmış....
Ne güzel anlatmışsın. Hayatımızın her anında fondaki müziklere uygun şeyler yaşanıyor değilmi?
YanıtlaSilYüreğine sağlık.
O melodiler hayatının fonundan hiç eksik olmasın canımcım, içteki sesler biterse yaşam da biter :)
YanıtlaSilBen de bir şarkı ekleyeyim dedim, aklıma hiçbirşey gelmedi iyi mi :)))
Bir yandan yemek yaparken olmuyor herhalde :)