30 Ekim 2013 Çarşamba

Ajanda


Zaman akıp giderken insan belli noktalarda nefeslenmek ister ya, bildik tanıdık, sürprizi olmayan, rahat, huzurlu, emin, hem kendinden hem yanındakinden emin anlar çalmak ister o koşturan akreple yelkovanın arasındaki minicik boşluktan.. 

Mesela sabahları, balkondaki o kahve köşemizde bazen lokumlu, bazen bitter çikolatalı türk kahvesi eşliğinde bir "güne merhaba", öğle yemeğinin ardından sahilde kısa ama bol oksijenli bir yürüyüş ve onu takip eden kurabiyeli veya pastalı bir filtre kahve ile bir "gün ortası dopingi" akan zaman içinde eşimle durup birbirimize baktığımız o anlar, o ritüellerimiz..

Akşam yemeğinin hemen ardından mutlaka ama mutlaka içilen çay, atlattığımız şeker hastalığından bize yadigar yoğurtlu meyve saati..Gün içinde sanki beyaz, sakin ve huzurlu birer nokta o koca koca duvar saatlerinin üzerine düşmüş...Hep ama hep aynı saatte yemeğe gösterdiğimiz özenle gün içinde sadece zamanın değil her şeyin durduğu, sadece bedenimizi ve o minicik anın tadını hissettiğimiz öğlen ve akşam yemekleri... 

Bildik anlar arasında en önemlilerinden, bol çeşitli, bol gazeteli, kendimizi şımartmaya adanmış pazar kahvaltıları ve ertesi gün, haftanın televizyona ayırdığımız o tek akşamında çekirdekli, battaniyeli "pasif günümüz", en "edilgen"inden :)) 

Rahat ve tanıdık anların herkesçe de en tanınmışı, bayram kahvaltıları, bizim için iki kişi de olsak, kalabalıklarla da, asla değişmeyen o şıkırtılı, özenli, yeni lezzetlere açık ve asla boş verilmemiş ve boş verilmeyecek denli özel ve güzel o kahvaltı sofraları...

Zamanın koşturmacasına inat ama o koşturmacaya bir saygı olarak yine de her yıl Aralık ayının ortalarında başlayıp, Ocak ortalarına kadar süren yaldızlı, kokinalı, yeşilli kırmızılı günlerimiz..İki sevgili, eski yılın hatıralarını anımsayıp, yeni yıldan dileklerimiz içimizde gülerek, neşelenerek ve geçmiş yılların yenilgilerini birbirimize hiç göstermeden gözlerimizde, umutlarımızı tek tek dallarına astığımız pırıltılı yılbaşı ağacımız...     

Evi sizinki yapan da, hayatınızı sizinki yapan da ritüeller bence, sizin de var mı böyle edindiğiniz alışkanlıklar, saatinizi durdurduğunuz beyaz anlar? Yoksa edinin bir kaç tane, zamana yenik düşmediğiniz anlar olarak kalacaklar onlar sizinle birlikte yıllarca emin olduğunuz minicik nefes alma durakları olarak. 


Bu kalp de eski bir ajandanın spiral teliydi, açtım, kalp yaptım, boncuklarla süsledim, kurdeleyle sardım. Aynı o özel anlara yaptığım gibi, zamanı değiştirdiğim, içimdeki sevgiyi çıkarıp süslediğim o anlara..

Ve dün akşam Bağdat Caddesi...Kalabalıktık, kırmızı beyazdık, gururluyduk, neşeliydik... Zamanı hep birlikte durdurduk...


2 yorum:

  1. Dün aynı yerde ben de fotoğraf çekmişim. Belki de yanınızdaki bendim :D
    Bir ajanda telinin olabileceği en güzel halini de gördüm ayrıca, ellerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. Bende defter spirallerini atmayanlardanım
    Gerçekten o tellerle yapılabilir çok güzel fikirler oluyor Ellerine sağlık Yapılabilir güzel bir dekor olmuş
    Benim yaptıklarıma bakmak istersen
    http://gullerledikis.blogspot.com/2012/08/defter-spiralinden-aksesuarlar.html
    Sevgiler

    YanıtlaSil

Ne dersiniz?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...