Bazen oraya varmak değil, yolculuğa hazırlıktır güzel olan..Her zaman "orası" değildir size dünyada cenneti yaşatacak, bazen de "bildiğiniz, tandığınız, sıkıldığınız"dır mağaranız..Bir defa daha denedim, bir defa daha öğrendim ve bir defa daha bağlanfdım köklerime, prangalarımı bir defa daha okşadım geri dönüşte ve "tatilin kısası makbulmış", "insanın evi gibisi yokmuş", "insan dönüp dolaşıyor, yine memleketinde soluklanıyormuş" dedim, dedim, dedim..
Bir gün birden aklıma gelivermesi ile hemen bir şekerliğe dönüşüverdi bu cam dondurmalık..İçi başka, dışı başka ama bütün boyası dışında..Cam boyayanlar anladı hemen tabii..Dışı iki kat, ilk katı beyaz, sonraki lacivert..Görüntü hoş oldu..Benim yeni minik sığınağım gibi, küçük, sempatik, deniz kokulu, işe yarar, evet çok pahalı değil, çok janjanlı, çok havalı değil, ama bizden işte, bizim..Boyadan çok sevgi akıttım ben bunun üstüne, biz sığınağımızı mobilyadan çok sevgiyle, umutla döşedik..
Şimdi hem orada hem buradayken, hem İstanbullu, hem değilken, hem uzaklarda, hem çok yakınlardayken, ev başka..İnsanın asıl evi başka, memleket çok başka..İstanbul..
Ah, bir de benim Küçük Evi görsen :) Her objenin bir hikayesi var. Geçen yaz komşumun genç kızı evimi görsün diye bir arkadaşını getirmez mi? Hem de şöyle diyerek;
YanıtlaSilBak bu ev Alice'in Harikalar Diyarı :))
Ben şekerliğe bayıldım. Gerçekten !
Önemli olan da barakayı yuva, küçük bir evi harikalar diyarı yapabilmek değil mi ki? Tam da senin yaptığın gibi..
SilHoşgeldin evine 💙Şeker tadında geçsin günlerin !
YanıtlaSilTeşekkür ederim, şu aralar biraz evim sırtımda kaplumbağa gibi gezsem de, galiba insanın evi sevdiklerinin yanı zaten, o zaman hepimiz hoş gelelim hep inşallah..
SilHoşgeldin Elif :)
YanıtlaSilŞekerliğin ne şeker ;*)
sen mutlu olduysan eve gelmekle sorun yok ama eylül de pek güzel olur hani bilesin.
YanıtlaSil