29 Mayıs 2015 Cuma

Kepekli Lezzetler


Merhabalaaaarrrr, benimle yine kepekli bir şeyler yemeğe var mısınız? Bu seferki ceviziyle, üzümüyle pasta tadında ekmekçikler..

Bu yumuşacık ekmekler insana kepeği sevdirir, çörek havasında olduğundan içindeki çocuğu teselli eder, inanın bana.. 

İstanbul'da oturanlar özellikle daha kolay ulaşabildiklerinden bilirler, belediyenin ruşeymli veya cevizli ya da benim favorim kayısılı-fındıklı ekmek çeşitlerinin lezzeti başka oluyor, işte bu ekmekçikler yarışır onlarla, o kadar söylüyorum ve tarife geçiyorum.

1,5 su bardağı Ilık Su     
1 pk.Instant Maya     
4 su bardağı Kepek Unu     
1,5 su bardağı Beyaz Un     
1 tatlı kaşığı Tuz     
1 çay bardağı Dövülmüş Ceviz     
1 kahve fincanı Kuru Üzüm     
2 çorba kaşığı Sıvı yağ   

Bir kapta tüm malzeme karıştırılıp yoğurulur. Oda sıcaklığında üstü kapalı olarak 30 dak. Bekletilir. Süre sonunda un serpilmiş tezgahta tekrar yoğurularak küçük ekmekler hazırlanıp hafif yağlanmış bir tepsiye dizilerek 180 C fırında 30 dak. Pişirilir. Fırından çıkınca üzerlerine ıslatılmış temiz bir mutfak bezi örtülerek bir kaç dakika bekletildikten sonar servis yapılır.

Afiyet Olsun. 

Şimdi izninizle, biraz da blackwork diyerek biraz bir şeyler işlemeye kaçıyorum.


27 Mayıs 2015 Çarşamba

Şu İncelik Dedikleri


İncelik derdindeyim işte..İncecik kepeklerle, yulaflarla bağımı koparmıyorum biliyorsunuz, kilo kontrolüne önem veriyorum..Hem belli bir yaştan sonra, zaten sanıyorum doğuştan beri çok da hızlı olmayan metabolizmamın daha da yavaşlamasından, hem de mutfaktan çıkmayan bir pastacıbaşı hallerine bayılmamdan..

Sevdiğim kıyafetlerimi özgürce kullanmaya devam edebilmek içindir eğer market rafları arası dışında da yollarda yürüyerek vakit geçiriyorsam, pek yürümeye düşkünlüğümden değil..Sevdiğim bir sözdür, yürümek sağlık getirseydi, postacılar hiç ölmezdi, derler.. 

Balık etliyim, kendimi tutmadığım zamanlarda da hep böyleydim, ama balığın biraz incesi, zargana değilse bile hadi uskumrusu olmak gerekiyor gastritimden iki büklüm, reflümden uykusuz, karnımdan huzursuz olmamam için..

Özetle kendini tanıyınca insan, rahat ettiği bedeni de buluyor bulmasına da, gayret gerekiyor her şeyde olduğu gibi kaliteli yaşamak ve kaliteli yaşlanmak için..


Bu aralar kepekli unla teşrik-i mesai halindeyiz, yulaf ezmesi ile dostluğu arttırdım, tam buğday unu sırdaşım oldu. Sebze yemekleri dışında mutfağa girmeyi unutmaya çalışıp, ara öğünleri yine bu kepek-yulaf cinsinde bisküvilerle geçiştiriyorum.

Ama durun, uzun sürmez bu durumlar, yaklaşık bir yıldır sabitlediğim kilomdaki minik oynamaları önleyecek tüm tedbirler alınıp, dahiliyenin sevilen sistemlerini yaz öncesi o huzurlu dinginliğine kavuşturur kavuşturmaz, kaldığımız yerden devam damak çatlatan lezzetlere..

Güzel olan, her gayretin, hayattaki her emeğin olduğu gibi bunların da sonucunda bir işe yaradığını görmek..Zaten öyle değil midir hayat, hiç bir çıkışa ulaşmayan en zorlu yollar bile, en azından ne yapınca olmuyormuş onu öğretir, en azından nefsini terbiye eder insanın,i en azından denemiş olmanın mutluluğunu yaşatır..

Ve aslında peşinde koşulması gereken asıl incelik, bedendeki-beldeki-beyaz bileklerdekiler değil de, bir kaç kara kuru bisküvinin üzerine bir fiyonk kondurabilecek ölçüde bir zarafet aramak ve bu anı fotoğraflarken pencereden süzülen ışığı fotoğrafın içine hapsedebilecek ölçüde bir ayrıntıya takılıp kalmaktır belki de..

Cevabını bulur bulmaz paylaşacağım, ama şimdi hiç emin değilim, kesin hükümler veremeyecek kadar açım çünkü..     


25 Mayıs 2015 Pazartesi

Toplu Fotoğraf


Merhabalar benden ve mendilliklerimden hepinize sevgili Hobilemece dostları, fark ettim ki her odaya mendil kutusu yapmışım, şöyle bir de toplu fotoğraf alayım dedim hazır evde vakit geçiriyorken bu bunaltıcı bahar gününde..Yok tabii mutfakta olmaz mıyım hiç evde vakit geçiririm de, orada da çok vakit geçirdim bugün, fotoğraftaki güzeller de bugünün sürprizlerindendi..


Tamam, önce tarife geçeyim hemen, cevizli havuç topları bunlar..Cezerye gibiler, bir de başlayınca bırakması çok zor, fotoğraf çekiminin bitişini zor bekledim.

6 Havuç     
1 su bardağı Toz şeker     
30 g.Margarin     
1 pk.Vanilya     
20 Yulaflı Bisküvi     
1 çay bardağı Ceviz     
Tarçın     
1 kahve fincanı Hindistan Cevizi Rendesi  

Havuçlar rendelenip, yağda şekerle birlikte suyunu çekene kadar pişirilir. Vanilya ve tarçın eklenerek ateşten alınır, soğumaya bırakılır. Bisküvilerle cevizler rondodan  geçirilir.   Havuçlarla karıştırılıp yoğurularak küçük toplar yapılır. Hindistan cevizi rendesine bulanarak servis tabağına yerleştirilir.

Afiyet Olsun.


Yarını bekliyorum artık sabırsızlıkla, biraz alıveriş, biraz kahve, bolca sohbet planladık yarın için, gezme günü yani, ama mutfak var tabii yine olmaz mı? Yemeden yaşanmıyor, baştan savma yemeklere gönül katlanmıyor, öyle olunca sıklıkla mutfaktayım ben, sanıyorum en çok vakit geçirdiğim o yer için mendilliğim yok sadece de :))


Şimdi balkonda bir akşam kahvesi ve herkese iyi geceler.. 


20 Mayıs 2015 Çarşamba

Laleli Hobilemeceler ve Pesto


Merhabalar sevgili Hobilemece'ciler, her şey yolunda mı? Bu akşam sizlerle bugünün ekmeğinden fotoğraflar paylaşmaya geldim.

Ekmeğin sadece görüntüsü bile sizin de burnunuza o güzel mayalı kokuyu getirmiyor mu? Peki bir de içinden sarımsaklı, fesleğenli, zeytinyağlı ve kavrulmuş fıstıklı kokular da yükseliyor dersem, bu pamuk ekmekleri yeterince anlatabilir miyim acaba? 


Laleli bir tabaktan sizlere poz veren bu güzel tam buğday ekmeğine, Ramazan'ın ilk iftar sofrasına yetiştirme telaşında elimden düşürmediğim laleli örtümü de eklemek istedim, malum gözüm bu örtüden başka bir şey görmüyor bu aralar..Laleli bir post oldu böylece fesleğenden öte..Ama henüz örtüyü tamamlayamadığıma göre, yine fesleğene dönelim yani pestoya, aslında tam olarak Pestolu Tam Buğday Ekmeğine..

500 gr.Tam Buğday Unu
1 pk.Instant Maya
3 çay kaşığı Sıvı yağ
1 tatlı kaşığı Tuz
1 çorba kaşığı Toz şeker
200 ml.Ilık Süt
150 ml.Ilık Su
Pesto Sosu için:
50 gr.Taze Fesleğen
30 gr.Çam Fıstığı
3 diş Sarımsak
6 çorba kaşığı Zeytinyağı
Tuz, Karabiber  

Tüm hamur malzemesi yoğurularak oda sıcaklığında üstü kapalı olarak 1 saat bekletilir. Bu arada pesto sosu için bir tavada çam fıstıkları kavurulur. Rondoda fıstıklar, fesleğen yaprakları, sarımsak, tuz ve karabiber arada yavaş yavaş zeytinyağı eklenip çekilerek sos haline getirilir. Kabaran hamur tekrar yoğurularak un serpilmiş tezgahta dikdörtgen açılarak üzerine sos sürülür. Rulo şeklinde sarılan hamur yağlı kağıt serilmiş bir kalıba yerleştirilerek oda sıcaklığında üstü kapalı olarak 1 saat daha bekletilir. Süre sonunda ekmeğin üzerine su sürülerek 200 C fırında yanında bir kap su ile birlikte 30 dak. pişirilir. Fırından çıkan ekmeğin üzerine su sürülerek dış kabuğunun yumuşaması sağlanıp, oda sıcaklığına gelene kadar dinlendirildikten sonra servis yapılır.

Afiyet Olsun.

Ben hemen işimin başına dönüyorum. Televizyon karşısında, ama gözümü işimden hiç kaldırmadan biraz ekonomi haberlerini dinleyeceğim, yanımda bir kase kayısı, aklımda yarına pişecekler..

Tekrar görüşmek üzere  


19 Mayıs 2015 Salı

Hobilemece'de Sağlıklı Bir Tarif, Granola Bar


Merhabalar sevgili Hobilemece'ciler, bugün sağlıklı bir tarif paylaşacağım, o kadar çikolatayı yerseniz tabii, tartının size hazırladığı sürprizlere de şaşırmamanız gerekir, hemen kriz düzenine geçilmeli. Bu sağlıklı tarifim çok lezzetli ama, öyle böyle değil, çok kolay olmasının yanında, dışarıda hazır satılanlar gibi ve çook daha lezzetlisi. Yumuşacık bir de, dişlerinizle de boğuşmuyor çiğnemeye, koparmaya çalışırken..

Bu tarif hem yaza girerken keklere-kurabiyelere dikkatle yaklaşmaya çalışanlara gelsin, hem de ben çikolatalı, kremalı, yağlı, tatlı, yağlı tarifler verdikçe, benden şöyle sağlıklı bir şeyler soran sevgili Ruşen'e..Keşke post yayınlarken birer parça da sizlere gönderebilme imkanım olsaydı ama, tarif çok kolay olduğundan istediğiniz an deneyip, yerken de beni anarsanız, budur işte tek dileğim..


Evde sağlıksız şeyler yaparken kullanmak üzere hazır duran bu bir kaç malzemenin sağlıklı bir şeye dönüşeceği kimin aklına gelirdi ki? Bir de şunu da söylemeden edemeyeceğim, sağlıklı diye tamamını bir oturuşta yememeye dikkat etmek gerekiyor ki ters tepmesin, yani tadında, kararında..Az az yapın, az az yiyin, size bir de dost tavsiyesi ki, tarifimden de sağlıklı..İşte tarifim:

1 su bardağı Yulaf Ezmesi
1 çay bardağı Fındık
20 küp doğranmış Kuru Kayısı
 kahve fincanı Kuru Üzüm
Tarçın
6 çorba kaşığı Bal
2 Yumurta


Bal ve yumurta dışında tüm malzemede rondodan geçirilir. İçine bal ve yumurta eklenerek karıştırılır. Yağlı kağıt serilmiş bir tepsiye yayılarak 180 C fırında 20 dak. pişirilir. Oda sıcaklığına geldiğinde dilimlenerek servis yapılır.

Afiyet Olsun, her gününüz sağlıkla dolsun.

Evet, şimdi gidiyorum, biraz da yürüyüp geliyorum, sadece gırtlaktan kesmekle olmuyor bu işler, hareket de lazım biraz harekeettt..









18 Mayıs 2015 Pazartesi

Çikolatanın Yeri Ayrı


Dedim ve elimdeki işlerle kendi kendime son derece meşgul hale getirdiğim günlerimin içinde bir yer açıp, arada bir de çikolata kursuna uğradım. 

Yemeye bayıldığım, sizlerin de tahmin edebileceği her bahaneye sığınarak bitteri, beyazı, sütlüsü, beyoğlusu, bolusu, fındıklısı, fıstıklısı, nanelisi, likörlüsü, yoğurtlusu ayırdetmediğim çikolataları yaparken ne derece başarılı olacağım bilmiyorum önümüzdeki günlerde ama, kurs çıkışı saçlarıma ve tüm giysilerime sinmiş o çikolata kokusunu durup durup içime çekmek bile ayrı bir keyifti doğrusu..


Hemen en kolaylarından ve de evde de ganajı hazır bulunduğundan -ki buraya dikkatinizi çekmek istiyorum, derin dondurucuda çikolatalı ganaj saklıyorum kötü günler için, daha ne diyeyim?- truffle yaptım, yaparken ganajın yarısını yeme ve erimiş çikolatanın kasesini, kaşığını, çikolata değmiş her şeyi yalama kısımlarını unutursak, yani elalemin yanında kibarca ağzımıza tek bir tane attığımızda, hımmm, gayet başarılıydı..




Tabii çikolata sevdası sadece çikolata değildir, bilirsiniz..İçinde çikolata olan her şey başkadır, en çok da çikolatalı kurabiye..Çikolatalı pasta ne kadar ağırsa, abiyeyse hatta, çikolatalı kurabiye o kadar spordur, sportmen değildir, tamam, kas yapmaz yağ yapar ama, hafiftir, ılıkken yendiğinde çocuksudur, kahve yanında klas, süt yanında doyurucudur..

Yani, ayrıdır çikolatanın yeri ayrıııı..


15 Mayıs 2015 Cuma

Bugün Kandil


Merhabalar herkese İstanbul'dan..Dışarıda pırıl pırıl bir güneş, bizim evde kandil simidi kokuları, seviyorum ben her çeşit özel günü..Zamanı yakalayıvermek gibi geliyor saçlarından, hayata bir çentik daha atıvermek gibi..

Hemen kandil simitlerimin tarifini vereyim, akşam olmadan denemek isteyenler ve bu güzel günü benim gibi evlerinde bu koku ile geçirmek isteyenler için..Bugünkü tarif Deniz Orhun'dan..Başkaca da anlatacak çok bir şey yok, sözün bittiği bir yerlerde çünkü bu simitler..mahlebin kokusunu söylesem ve kıtır kıtır bu minik simitlerin ilk ısırışta damağınıza dağıldığından bahsetsem yetmez mi?



2 su bardağı Un
1 çay kaşığı Tuz
1 çorba kaşığı Toz Şeker
1 tatlı kaşığı Mahlep
1 Yumurta Sarısı
5 gr.Instant Maya
150 gr.Margarin
Üzeri İçin:
Un, Susam
Yumurta Sarısı, Çörek otu

Tüm malzeme oda sıcaklığındaki margarin eklenerek yoğurulur. Simit şekli verilir. 2 çorba kaşığı Un 1 su bardağı suyla karıştırılır. Simitlerin bir kısmı unlu suya batırıldıktan sonra susama bulanır, diğer kısmın üzerine yumurta sarısı sürülerek çörek otu serpilir. Yağlı kağıt serili fırın tepsisine dizilerek 180 C fırında 20 dak. pişirilir.

Afiyet Olsun, herkesin Kandili mübarek olsun..


Benden bu kadar bugünlük..Lalelerimi işlemeye devam edeyim gidip de, ay sonuna kadar bitirip sizlerle de paylaşmayı planlıyorum, bakalım artık..Kuyrukta bekleyen işlerin yanına bir de yine Hardanger mi eklesem diye de aklıma gelmiyor değil ama, ona bakalım artık..

Neyse, kaçtım ben, herkese miskin, huzurlu, keyif dolu bir hafta sonu diliyorum kaçarken de..


14 Mayıs 2015 Perşembe

Yine Kanaviçe, Dantelli Bu Sefer De


İstanbul'da güzel bir bahar günü daha başladı..Uzun kıştan sonra öyle özlemişiz ki bu güneşleri, bu hafif rüzgarları, hatta Nisan yağmurlarını..Günler uzadıkça, ısındıkça, ışığa doydukça biz, yerimizde duramadıkça iyice, neler anlatacağız birbirimize, neler yapacağız, neler konuşacağız kim bilir?

Yeni bitirdiklerimden bir kaç fotoğraf..Dantel işi görmek istemez misiniz biraz?


O kadar heveslendim ki, elimdeki runnerı biraz kenara bırakıp, arada hemen bunları yapıp bitirmek istedim. Bunlar bitince devam ederim demiştim ama, şimdi de laleli karanfilli bir şeylere daldım, bakalım ne zaman sıra gelecek de neredeyse 4 aydır elimdeki bu runnerı tamamlayabileceğim?


Bu renk kumaş, beyaz deseni en iyi gösteren renklerden bence, görür görmez benim bu işim için harika olacağını düşünmüştüm.


Tamamlar tamamlamaz da, çantama atıp, hemen ölçülerime uygun beyaz çerçeve aramaya koştum, tabii ki beyaz çerçeveler cenneti İkea'ya :))


Böyle camlı şeylerin fotoğraflarını çekmek pek kolay olmuyor, o yüzden öyle çok fotoğraf çektim ve içlerinden öyle çok fotoğrafı sildim ki..

Şimdi, işlerimi tamamladığıma, fotoğrafları çektiğime, bununla da yetinmeyip sizlerle de hemen paylaştığıma göre, tamamdır, bugünlük bu kadar, sahile gidiyorum, bir çay içip dinlenmeye, tekrar koşturmaya başlamadan önce biraz şarj olmaya..


12 Mayıs 2015 Salı

Pastacıdan Pasta, Çikolatalı Hem de Çok



Merhabalar sevgili hobilemececiler, bu aralar sabah kahvaltı için sahildeyiz, yürüyüş için sahildeyiz, gazete okumak için sahildeyiz, sabah kahvesi için sahildeyiz, yani sahildeyiz kısacası..

Bu yoğun gündem arasında buralara da pek uğrayamadım ama, bugün nihayet sizlerle çok çikolatalı bir pasta tarifi paylaşacağım, aslında tarif Burçin Birdane'ye ait, uygulama, süsleme, fotoğraflama ve yeme ise bana..



Uzun zamandır sağlıklı beslenme gayretlerimize rağmen her tür kutlama, özel gün, bayram vs. fırsatını kollayıp pasta denemelerime devam ettiğimi biliyorsunuz. Yakında sırf pasta yapabilmek uğruna ayın tek günleri için birer kutlama, çift günleri için ayrı kutlama pastalarına geçersem şaşırmayın, giderek bahane üretmekte zorlanmaya başladım ama içimdeki pasta yapma aşkını tüketemedim henüz :))


Bu tarifin güzel yanı, herhangi bir katkı maddesi kullanmadan pastanelerinkilerin kıvamında bir kek ve krema elde edebilmeniz. Ama biraz da sabır gerekiyor, çünkü lezzeti artmış, kolay şekil verilebilen ve süslenebilen bir pasta yapımı için bir kaç gün önceden başlamak gerekiyor..Kekin bayatı, kremanın donmuşu, sıvanmış pastanın kurumuşu makbul bu işlerde, kulağa ne kadar garip gelse de..Yani "günlük pasta"-"taze pasta" teorideki kadar gerçekçi değil bu işin ilmine dalanlar için.  


Ben keki elimde hazır bulunan güllü armut konservesinin suyuyla ıslattım, ama sizlerin evinde bendeki gibi böyle egzantrik denemelerden kalma sıvılar olmayabilir doğal olarak, o durumda istediğiniz bir reçelin sulandırılmış suyu, az şekerli süt, meyve suyu vs. vs. her şey olur sade su dışında..Sade su keke zarar veriyormuş, öyle diyorlar..

Geçiyorum tarife..
        
140 gr. Margarin
310 g. Toz şeker
3 Yumurta
100 ml. Hazır Krema
195 gr. Un
70 gr. Kakao
4 gr. Karbonat
1 pk.Kabartma Tozu
Ganaj kreması için:
250 ml. Hazır Krema
175 gr. Bitter Çikolata
75 gr.Sütlü Çikolata
25 gr.Margarin

Damla Çikolata

Oda sıcaklığındaki margarin ve toz şeker mikser ile çırpılır. Yumurtalar tek tek eklenerek çırpmaya devam edilir. Krema ilave edilir. Un, kakao, karbonat ve kabartma tozu eklenip, kalıba boşaltılarak 180 C fırında 55 dakika pişirilir.
Kreması için  bir tencerede krema ısıtılır, içine çikolatalar eklenir. Margarin eklenerek karıştırılır. Kek ve ganaj bir gece buzdolabında bekletilir.
Ertesi gün katlar halinde kesilen ve şerbetle ıslatılan kekin arasına ganaj sürülüp, damla çikolata serpilir, üstü ve etrafı da ganajla kaplanır. 1 gece buzdolabında bekletilir, ertesi gün üzerine spreyle su sıkılarak şeker hamuru ile kaplanır.

Afiyet Olsun.
Sonrası da pastayı yeme, yalanma, temizlenme, vs. kısımları, o kısımların tamamını hayal gücünüze bırakıyorum. Ellerinizle artan ganaj kremasına dalıp, ancak hamama giderek temizlenecek hale gelmeniz de olasılıklar dahilinde, kim tutar sizi?


6 Mayıs 2015 Çarşamba

Cihan Anne




"icimden bir ses kanavicelerini toparla...ve basla diyor
ama diger bir sesde dur biraz daha dinlensin gozlerin diye kulagima fisildiyor:)
ben dikislerimle,,,devam ediyim
hepinize guzel bir gece olsun,,,
sevgiler ,,,selamlar...gonul dolusu"


Böyle bitirmişti en son postunu, Cihan'ın Bahçesi'nde..Şimdi, gittiği o yerlerde, cennette, bizi görmeye devam edecek biliyorum; gözlerini dinlendiriyor, işlemeye devam edecek, boyamaya, dikmeye..Üreterek, elini değdirdiği her şeyi güzelleştirererek geçirdiği buradaki hayatı sona erse de, tam da en sevdiği mevsimde, belki de sevdiklerinin yanında olmak istedi bu anneler gününde. 

"Bir gün daha yakınız, bu yağmur sensin işte, ordasın gökyüzünde" demiştim ya Cihan anne, nerede olursan ol, seni hiç unutmayacağız, mekanın cennet olsun, anneler günün kutlu olsun..

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Ferah Zamanlar


Selam hobilemece dostları, nihayet evde klavyeyi önüme çektim, oldukça sıcak bir günü ferahlamaya çalışarak geçirdikten sonra, evdeyim..



Bunlar ferahlatıcı tuzlu kurabiyelerim..Yumuşacık tuzlu kurabiyeler bunlar ve de limon kokulular..Dışarı çıkarken çantaya atmalık, ara öğünde atıştırmalık..Hatta çay içerken sandalyenin etrafında dolaşan kedilerle paylaşmalık..Çook sevdiler bu limon kokulu tuzluları onlar da..Tarifi kolay..

500 gr.Un     
250 gr.Margarin     
125 gr.Süt     
Tuz     
2 Yumurta     
1 Limon     
½ çay kaşığı Karbonat

Un, küp küp kesilmiş margarine, 1 yumurta, tuz, süt, limon kabuğunun rendesi, karbonat ve 1 çorba kaşığı limon suyu yoğurulur. Buzdolabında 20 dak. Bekletilir. Hamurdan parçalar koparılarak şeritler yapılır ve birbirlerine dolanarak şekil verilir. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilerek üzerlerine 1 yumurta sürülür. 175 C fırında 25 dak. Pişirilir.   

Afiyet olsun, ferahlık versin..


Bunlar da ferahlatıcı ağaç gölgeleri, su şıkırtıları ve Maşukiye.. Özlemişiz, uzun zaman olmuştu, zamanı şimdi gelmiş demek ki oralara geri dönüşün..

Oralarda bir evimiz olduğu günlerde hissettiğim duygularımda değişiklik yok, hala başka nerelerde bulunursam, gecelersem, yaşarsam bile, her şehrin ortak tek bir güzel tarafı var ki eve dönüşü, yani İstanbul'a.. 

Neyse, özlemişim evimi, kaçıyorum ben..Anlatacak çok şey olsa da, anlatacak zaman her zaman sıkıntı..Sizler için de öyle değil mi? Keşke bir kopyam olsa da bütün gün ferah ferah yeni fotoğraflar, yeni postlar yayınlasa, yorumlarınızı cevaplasa, sizleri ziyaret etse, yorumlar bıraksa..Bir tür dolly yani, dollylemece misali :))


1 Mayıs 2015 Cuma

Maviş


Bu baharı mavilerle karşılamak istedim. 

Biliyorum, aslında yaz rengi ama, mavinin hüzün tonudur benim vurgun olduğum denizinden çok. O yüzden kışın serinlik veren maviler, baharda ferahlıkla birlikte hüzün de veriyor bana..Ben "sonbaharcı"yım biliyorsunuz, bahar doğadaki kıpırdanışın, ruhlarımızdaki telaşın simgesi de olsa, hele de bu yıl "oh, nihayet bahar" dedirtse de, sonbahar sevinçtir benim için, ilkbahar biraz hüzün..



Ama ne yalan söyleyeyim, mevsimler ne olursa olsun, evde vakit geçirirken, sıcak bir fincan kahve ile biraz kurabiye, işte insanın içini kıpır kıpır ediveriyor.  

Herkese kıpır kıpır bir hafta sonu diliyorum dostlar..


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...