24 Şubat 2015 Salı

Öğrendim, İşledim


İşte, artık evdeyim..Kursum bitti, uzun zamandır aklımda olan ve bu yıl için hedeflerimin başına yazdığım "Hardanger" işini hallettim. Buralarda olmadığım tüm zamanlarda minik karelerin delikleri arasındaydım, tek kumaş, tek iplikle sarmaş dolaştım :)) 


İskandinav ülkelerine özgü, en çok da Norveçli Hardanger nakışının krem-beyaz renklerine, sadeliğine, kumaşın ortasında beliriveren deliklerine vurulmuştum epey bir zaman önce ama, önüme bir kumaş çekip, işleyip işleyip de kesip biçmeyi gözüm yememişti, her şeyi berbat edeceğim korkusuyla..O yüzden bir usta ile çalışmak gerektiği kararını vermiştim ve bu yıl, hem de derhal öğrenmeye koyulmuştum.  


Minik bir örtü ile başladım, keten üzerine o sevdiğim krem rengi ile ve hoş, sakin bir pembe ile.. 


Artık daha büyükleri için hazır hissediyorum kendimi, aklımda neler var neler, hayalimde işleyip işleyip örtüyorum oralara buralara, hediyeler mi etmiyorum, başka nakış teknikleri ile bir araya mı getirmiyorum, neler neler işte. 


Yeni bir şeyler öğrenmenin keyfi, yapabilmeyi hissetmenin gururu, sonucun beğenilmesinin sevinci ile, eline iğne-iplik almayan insanlara, en çok da erkeklere hatta, şaşırarak işledim, işledim..

Şİmdi, hardanger bir tarafta, elimde başka başka işlerle de haşır neşir iyice de yoğunlaştı günlerim. Yarın, daha da başka şeyler öğrenmekle meşgulüm, belki de yağmurlu geçecek bir günü ben şeker hamurları arasında geçirmeyi planlıyorum, anlatırım yine detayları..

Herkese güzel bir akşam diliyorum, iğneli, iplikli ama en çok da keyifli, gururlu, sevinçli..


19 Şubat 2015 Perşembe

Pembe Post



Herkese iyi günler,

Kar yağışından evlere kapanınca, bir kaç demet karanfille evi süsleyip, bir şeyler pişirip, sıcak şeyler içip geçiriyoruz günlerimizi.. 



Pastanelerde satılan minik pizzalardan yaptım dün. Zaten evdeyseniz, böyle mayalı bir şeylerle oyalanmak zevkli oluyor..Bir de eğer böyle minik atıştırmaları seviyorsanız, denemelisiniz mutlaka. Ben bu pizzalardan özellikle de çalıştığım dönemde, elimdeki işleri yetiştirmek için öğle tatiline çıkmadığım günlerde masamın başında yerdim, hem ye, hem çalışırdım ve galiba bu miniklere bağımlılığım o günlerden..Bir yerlerde gözüme çarptı mı almadan duramam, masaya bir porsiyon da bunlardan söylemezsem eksik kalır sanki cafe-pastane keyiflerim..

1 çay bardağı Sıvı yağ     
2 çorba kaşığı Maya     
½ kahve fincanı Toz şeker     
1 su bardağı Su   
3 Yumurta                      
 Tuz                                
5 su bardağı Un                    
Sosis
Sucuk                               
Kaşar Peyniri  

Bir kasede ılık su, maya, toz şeker 10 dak. Bekletilir. Unun ortası açılıp, içine maya dökülür. Yağ, 2 yumurta ve tuz eklenip yoğurulur. Hamurun üstü örtülerek ılık bir yerde 1 saat bekletilir. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılır. Üzerlerine bastırılır ve dilimlenmiş sosis, sucuk ve kaşar parçaları bastırılarak ortasına yerleştirilir. Kenarlarına 1 yumurta sarısı sürülerek 175 C fırında 25 dak. pişirilir.

Afiyet olsun, kartopu oynarken, kardan adam yaparken üşütmeyin, sıcak içecekleri ihmal etmeyin... 

Ya da edin, üşüyün bu sefer çocukluğunuzdan beri hiç üşümediğiniz kadar, ensenizden içeri giren kar taneleri ürpertirken bedeninizi, atın kendinizi karların üstüne, sonu bir fincan sıcak saleple bitecek kış macerasının tadını çıkarın..Daha kaç kardan adam yapacağını bilmeyen insanoğlu, boşa harcamamalı bu fırsatları, karlar üstüne yağmadan karların üstüne atmalı kendisini..Üşütmenin çaresi var, ölümün yok.. 



16 Şubat 2015 Pazartesi

Nereye?


Yaslarla özlemler arasında geçerken günler, nereye gidiyoruz böyle, bilemiyorum..Diyecek bir şeyim kalmadı bugün..

14 Şubat 2015 Cumartesi

Bu Hafta Sonu


Bu hafta sonu sevgi ile geçsin, sevgi dolu, sevdiklerinizle dolu, severek ve çook sevilerek..

sevgilerimle

12 Şubat 2015 Perşembe

Prens Olunmaz, Doğulur


Merhaba, arı gibi çalışmaya devam..Ama bugün biraz daha "pratik işler" günü..Mesela bir çokoprens, ama sonradan olma değil, anadan doğma..Yani daha pişirmeden arasının kakaolu katını yapıyorsunuz, piştiğinde işte karşınızda kıtır kıtır, 3 katlı prensiniz..Keşke herkesin prensi böyle hızlıca çıkıp geliverse değil mi?

4 su bardağı Un
250 gr.Margarin
2 Yumurtanın Sarısı
1 çay kaşığı Kabartma Tozu
1 pk.Vanilya
1 su bardağı Pudra Şekeri
2 çorba kaşığı Kakao

Bir kapta küp küp kesilmiş margarin ve kakao dışındaki tüm malzeme yoğurulur. Hamur 3 parçaya ayırılır. Bir parça kakao ile takrar yoğurulur. Her bir hamur parçası yarım cm.kalınlığında açılarak üst üste yerleştirilir. Kurabiye kalıbı ile parçalar çıkarılır. Yağlı kağıt serili fırın tepsisine dizilerek 175 C fırında 20 dak. pişirilir.

Afiyet Olsun, yarın görüşmek üzere..

Not: Hemen koşup akşam yemeği için hazırlıklara başlamalıyım.
Öteki Not: Ya da boşverin, biraz daha birşeyler işlerim, bu akşam da hafif bir şeylerle geçiştirsek ne olur ki?  




11 Şubat 2015 Çarşamba

Biraz Daha Takı


Oradakiler, uzaktakiler, yakındakiler, tüm blog dostlarım, nasılsınız?  Kolyelerimle geldim ben bu gün. En sevdiğim renklerden yeşillerle, biraz da yeşili parlaklığı ile canlandıran sarılarla hazırladım kolyelerimi..Püsküllü olan boğazlı kazakların boynuna, şöyle uzun mu uzun, kazağı şıklaştıracak, beni daha ince-uzun gösterecek türden..Kısa olan, belki de asker yeşili bir gömlek içine, ama ille de bir kotla, beni hem şık hem de spor gösterecek türden..


Havalar elbet düzelecek, o ılık, güneşli günler geri döndüğünde, bütün bir gün dışarılarda geçerken lazım olacak hepsi de..Kışın çalıştıklarımız, ürettiklerimiz, süslesin bizi yaz günlerinde..

İşte, yeni bir yıl, yeni zevkler, yeni renkler, yeni üretimler.. 

Her gününüz birbirinden verimli ve güzel geçsin..


10 Şubat 2015 Salı

Çok Meşgul Bir Post


İyi akşamlar herkese lapa lapa karlı bir pencere önünden...

Bu yeni yılda hedefim, sevdiğim her şeye geri dönmek, sevdiğim, istediğim her şeyle ilgilenmek..Örgü de bunlardan biri..Özellikle lise ve üniversite dönemimde çok zevkle kazaklar örer, zevkle giyerdim. Ama gerek artık kaloriferli evlerin sıcağında el örgüsü kazakların çok kullanışlı olmaması, gerekse de kalın örgülerin artık insanı hantal göstermeye başlaması (tamam ben de biraz kilo aldım o zamanlardan beri ama, biliyorum, asıl sorun yünlerin kalınlığında, o kadar da kilo almış olamam değil mi ama:)) ), bir de galiba eski sabrımın kalmayışından ne zamandır bırakmıştım bu işleri. 


Evin erkeğinden de "öreyim, giydireyim" konusunda pek yüz bulamayınca rafa kalkan bu harika terapi ile buluşmamız galiba artık atkıyla, bereyle, boyunlukla falan olacak. Olsun, bu da yeter bana..Biraz şiş tıkırtısı, kucağımdan yerlere saçılan renkli yünlerin sıcaklığı, tersler, düzler..Hasret gideriverdik işte, kar yağışını böyle karşıladık geçen gece..Kitaplardan, keklerden, yemeklerden, işlemelerden, boyamalardan şöyle bir sıyrılıp ördüm. Hiç birinden vazgeçemiyorum ki, daha da neler var ilgimi çeken, yapsam, denesem dediğim, nasıl meşgulüm, nasıl mutluyum elim işledikçe, kafam işledikçe..

Siz de sevdiğiniz her ne varsa bu yıl ona da yer açın hayatınızda, doğru zamanı beklemeden, tam da şimdi..Madem meşgulüz her zaman, bari sevdiğimiz şeylerle olsun meşguliyetimiz, görevlerden nasıl olsa kaçış yok..



9 Şubat 2015 Pazartesi

Bir Hobilemece Keki Daha


Kar soğuğu ile titremeye başlayan bir İstanbul'dan merhabalar herkese, neler yaptınız bugün? Ben hızla Hardanger çalışmalarıma devam ediyorum, merakla öğreniyorum, öğrendikçe zevk alıyorum. Bu neredeyse tek renk işlemeleri çekirdek çitler gibi elimden bırakamasam da, evi biraz mis kokutmaya ve güzel bir kek pişirmeye her zaman vakit bulabiliyorum. Evi güzel yapan sadece eşyası değil, mutfağından dağılan kokusu da aynı zamanda..

Bu seferki kek, Kakaolu Cevizli Kek, lise yıllarımda yaptığım bir tarif..Neredeyse yağsız, pastane kıvamında ve az tatlı bir kek..Zaten fazla şekerden kaçınıyoruz hepimiz değil mi? Tamam, ben pek kaçınmıyorum, kabul ama, bu seferki çok tatlı olmadan da güzel..İçindeki kakaonun ve cevizin tadı yetiyor zaten, fazlasına gerek var mı?



2,5 su bardağı Un
2 çorba kaşığı Nişasta
1 su bardağı Süt
1 pk.Kabartma Tozu
1 pk.Vanilya
2 çorba kaşığı Kakao
4 YUmurtanın Sarısı
200 gr.Eritilmiş Margarin
1 su bardağı Toz Şeker
4 çorba kaşığı Kıyılmış Ceviz

Tüm malzeme çırpılır, yağlanmış kek kalıbına dökülüp 180 C fırında 30 dak. pişirilir.

Afiyet Olsun. Siz bir kek pişirip yiyedurun, görüşürüz yine, benim kesilecek iplerim ve sarılacak çok karem var daha:))


6 Şubat 2015 Cuma

Dinleme Sanatı ve Dahi Dinlenme Sanatı


Herkese güzel bir hafta sonu diliyorum..

Eski bir tepsiyi yeniledim. Tepsinin o boyaları dökülmüş vintage hali hoşuma gittiğinden uzun zaman elimi sürmemiştim ama, sonunda bir el atayım istedim, evi ahşap boyaları ile dolu birisi için ayıp olmaya başlamıştı resmi kazınmaya başlamış, boyaları dökülmekte bir tepsiyi o haliyle kullanmaya inat etmek..Tepsi yenilemek güzel şey, hem yeni bir tepsiniz oluyor hem de tepsiyi zımparalamak sayesinde güçlü el ve kol kaslarınız :))


Bu kadar çaba hep ne için? Verniği kurur kurumaz hemen birer kahve hazırlayıp, sizi dinleyecek bir dostla dostluğun ve dinlemenin keyfini çıkararak dinlenmek..Dinlemek kadar dinlenmek de sanattır, değil mi ya?    



5 Şubat 2015 Perşembe

Deniz ve Ruhum


Biliyorum, daha var, hem de çok var ama, pencereden içeriye dolan güneş ısıttıkça içimi, deniz kenarlarına atasım geliyor kendimi, suyun o hafifliğine bırakasım geliyor. İnadına televizyonda sörçülerin belgeselleri çıkıyor karşıma, dalgalara kollarımı açasım geliyor..Buralarad bunaldıkça, suyla, tuzlu suyla yıkamak geliyor içimden hayatı, hem temizlemek hem de dezenfekte etmek için hayatın tüm kirlerini..

Şimdilik tek yapabildiğim biraz mavi aksesuarlar serpiştirmek salonun orasına burasına, kurutulmuş bir deniz yıldızını yerleştirmek başköşeye ve beklemek..Güneşli günleri, güzel, sıcak günleri beklemek ve sabretmek..


Şimdi kalksam gitsem o sahillere, kimbilir ne kadar boş, ne kadar hüzünlüdür, belki dalgaların taşıdıkları ile çöplüğe benziyordur, belki görsem o terkedilmiş halini, hayal kırıklığı olacak İstanbul'dan o sahil için gördüğüm tüm rüyalar.Biliyorum...Ama sizin de içinizden ne olursa olsun, neresi olursa olsun kaçmak, ıssız yerlerde koşmak, dağlara doğru haykırmak gelmiyor zaman zaman? 

Yakında, o sıcak günlerde o sahillerle tekrar görüşmek üzere..Sanıyorum daha az haber, daha az gazete lazım bir süreliğine bana, daha az gündem, daha bol el işi..

İzlemede kalın sevgili Hobilemececiler:))



4 Şubat 2015 Çarşamba

Hobilemece'nin Yeni Kalemliği


İyi akşamlar tüm hobisever arkadaşlar, nasılsınız, bu güzel güneşli günü bizim gibi deniz kenarında geçirenleriniz oldu mu? Kapalı yerde olanlarınız bile biraz olsun güneşe çevirip yüzünü, ısındı mı bu sürpriz kış güneşiyle peki? Yazı özlediğinizi anladınız mı sizler de bugün bizim gibi? 

Biz Anadolu Kavağına attık kendimizi bugün, balık ekmek bahane, deniz kenarında oturmak, deniz kokulu bir rüzgarla üşümek ve daracık sokaklarda kaybolmak için..Bu güneşli bir kaç günü kaçırmayın böyle bir kaçamak için, ister hafta içi, ister hafta sonu, ama yazı beklemeyin böyle keyifler için, şaşırtın kış ortasında deniz kenarında bir güne hiç de hazır olmayan metabolizmanızı..


Elimde bir şeyler olmadan rahat etmemenin yanında, boyanmaya hazır bir şey görünce de dayanamıyorum. Ahşaptan, kavanozlardan, teneke kutulardan çeşit çeşit kalemlikler yapıp durmuş ve onları evin çeşitli yerlerine dağıtmış olmama rağmen, duramadım yine, koleksiyonuma yeni bir tanesini daha ekleyiverdim işte.. 

Bazen hızlı ama hoş bir şeyleri kısa zamanda ortaya çıkarıvermek iyi hissettiriyor insana kendisini, insan kendisini becerikliymiş gibi hissediyor, eli çabukmuş, zevkliymiş, hatta pek de akıllıymış gibi hissediyor :))


Ama tabii, her şeyini kendi üreten hamaratlardan biri zannetmeyin beni, bazen böyle ham ham halini alıp yapıversem çok kolay olacağını bildiğim bir takım şeyleri o süslü püslü "şu home", "bu ev", "o madam" ve adını telaffuzdan aciz olduğum daha nice mağazadan yüklenip yüklenip eve getirdiğim veya hediyelik yaptığım da çok oluyor ama olsun, bir hobi sahibi olarak hobisini mesleğe çevirenlere de saygıda kusur etmemek lazım..  


Neyse, gelelim kalemliğe..Dekupaj kağıdını kalemliğin kenarlarına yapıştırdım, biraz da "raw amber" ile yağlı boya eskitme.. 

Evet, en güzel eserlerimden biri değil ama, hoş olmamış mı? Bir kalemliğin üzerinden daha çok nereye yakışır ki el yazısı? 

Bu arada kumaşları özledim ben, ipleri, iğneleri, bir süre bunlara konsantre olmak istiyorum galiba, elimdeki ahşapları, şunları bunları tamamlar tamamlamaz. Ruhumdan güzel bir şeyler aksın istiyorum sakız kumaşların üstüne o incecik ipliklerle..bir süre "işlemece" olacak yani meşguliyetim..

Yine görüşmek üzere..


3 Şubat 2015 Salı

Merhaba Yeniden


Merhaba herkese,

Biraz aksıyor bu aralar elimdeki işler, fotoğraf çekmeler, post hazırlamalar, sizlere ziyaretler, yorum yazmalar..Ağırlaştım sanki, bazen canım rutin işler dışında bir şey istemiyor, kitap okumaktan başka hiç bir şey yapmadan geçirdiğim günlerim oluyor bazen..Ama tamamdır, tembellik buraya kadar, yok artık öyle..Aklımdaki işleri bir bir tamamlayacağım, öğrenmek istediğim o kadar çok şey var ki, öğrenmeye çalışacağım hepsini..Yaptıkça paylaşacağım sizlerle..Onun için merhaba diyorum işte yeniden, sanki yıl yeni başlıyormuşcasına, haftaya yeni girmişçesine, bu blogu bugün açmışçasına..

Geçen yıl bu zamanlar Annemin hastalığının çok başlarındaydık, gündemimiz farklıydı, aklımdan geçenler, planlarım, düşüncelerim.Geçen her yıl, yaşanan her sıkıntı insana öyle çok şey öğretiyor ki..Bu yıla daha da güçlü başladığımı biliyorum, bu yıla daha da büyümüş başladığımın, yere daha sağlam bastığımın, her şeyin insanlar için olduğunu tekrar hatırladığımın farkındayım. Hayatın kısa olduğunu daha da çok hissediyorum ve planlar, hedefler, hayaller ne olursa olsun bazen insanın kendisini hayat denen nehrin akıntısına bırakmasının ve suyun ahengiyle tepeleri aşmanın, vadilerden aşağıya inmenin daha az yorucu olduğu kadar zevkli olduğunun da farkındayım artık..


Hardanger öğrenmek istiyorum istiyordum ne zamandır, işte tam da sırası..Başladım, bakalım nasıl gelecek devamı..İyi bir şeyler pişirmenin de derdindeyim yine her zaman olduğu gibi..Daha farklı bir şeyler denemenin, dikişe ağırlık vermenin mesela zamanı iyice yaklaşıyor galiba, artık daha fazla kaçamayacağım..Mazeretim kalmadı yapabileceğimi bilmeme rağmen sadece kafamdaki ön yargılar sebebi ile gerçek anlamda üstünde durmaktan kaçtığım her şey için..Kafama bir şey düştüğünden değil bunlar, kendi iç yolculuğumda sanıyorum nihayet bir arpa boyu yolu geride bırakabildiğimi hissettiğimden galiba.. 

Sağlığıma da daha çok dikkat edeceğim bu yıl, kontrolleri aksatmayacağım, kilo almamak için yakından izleyeceğim kendimi, hatta sadece kilo için yemek yerken ki kendimi değil, konuşurkenki kendimi dinleyeceğim ağzımdan ne çıktığını bileyim ki, gönül denen denizden kıyıya vuranları daha dalgalar sürüklerken fark edebileyim..Düşüncelerim sözlerim, sözlerim davranışlarım, davranışlarım kaderime dönüşmesin..

İyi bir uyku, huzurlu düşünceler, mutlu anlar...Daha gençleştirmez mi insanı zaten yıllar ne kadar hızla geçerse geçsin? Bu yıl üstünde duracağım konulardan diğerleri de bunlar..Bir de beslenme..Sağlıklı beslenmeye dikkat ediyoruz zaten bir süredir, abartmadan ama nefsimize tamamen de bırakmadan kendimizi..Ama ruhum? Büyütmekle, zenginleştirmekle, törpülemekle uğraşıp durduğum ama beslemeyi bazen ihmal ettiğim ruhum? Yeni insanlarla besleyeceğim ruhumu bu yıl, dostlarla, görev diye küçümsediğim sosyal ortamlarla, yeni şeylerle, eski hatırlarla, cesaretle, korkularımın üstüne gitmekle..Ruhumu besleyeceğim, şımartacağım, onun için de yaşayacağım bu yıl..BU yıl, yorucu olacak, zorlayacak beni ama bu yılın her sancısı, gelecek yıl daha iyi yapacak beni, biliyorum.

Yarın görüşmek üzere..Yarına sizlerle 2,5 TL'ye aldığım minik tahta kalemliğimi paylaşayım, öyle boş görünce alıp bir şeyler yapmak istedim hemen..Hepimizde yok mu zaten, boyanabilecek bir şey gördü mü duramıyor insan :))    

Merhaba yeniden, merhaba yeni yıl, merhaba yeni ben..






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...